RSS

28 Şubat 2011 Pazartesi

VINCENT Van GOGH, Theo'ya Mektuplar

Arles, 5 Mayıs 1888.



Çok pis bu şehir... hele eski sokakları!

Hani bu kadar dillere destan olmuş Arlesiennes, Arles kadınları var ya, onlar üstüne ne düşünüyorum biliyor musun? Gerçekten hoş kadınlarmış, ama bugün eskisi kadar değil. Yani onlara baktın mı, Mantegna'dan çok Mignard'ı anıyorsun, çünkü gerileme halindeler… Ama gene de güzel, çok güzel, hele Romalı karakteri olan tip öyle... ama biraz da sıkıcı ve adı. Hoş, öyle olmayanı da çok.

Fragonard, Renoir tiplerini andıran kadınlar var. Ya resimde ele alınmadığı için hiçbir sanatçıya mal edilemeyecek tiplere ne denir?

Burada en iyi yapılacak iş her bakımdan kadın ve çocuk portreleri yapmak olurdu. Ama bunu yapacak olan ben değilim gibime geliyor, bunun için yeterince Bel Ami tipinde adam değilim.

Ama çok da memnun olurdum güneyin Bel Ami'si çıkagelse: Monticelli o tipi hazırladığı halde, kendisi gerçekleştiremedi, onu ben havada seziyorum, ama kendim olmadığımı da biliyorum, neyse Guy de Maupassant'ın canlandırdığı bu tipte bir ressam çıksa ve buranın güzelim insanlarını ve şeylerini neşeyle çizse, çok iyi olurdu. Ben burada çalışacağım ve çalışmamdan şurda burda bir şeyler de kalacak, ama Claude Monet'nin peyzajda yaptığını, bunu figür resminde kim yapacak? Oysa benim gibi sen de böyle bir şeyin havada olduğunu seziyorsun herhalde

Rodin mi? Hayır, o renk yapmıyor, o değil.

Geleceğin ressamı bir renkçidir, bugüne dek eşine rastlanmayan bir renk ustası. Manet onu hazırladı, ona çığır açtı, ama bilirsin ki empresyonistler Manet'nin renklerinden daha sert renkler de kullanmışlardır. Geleceğin bu ressamı, küçük lokantalarda yaşar ve birçok yapma dişle çalışır ve benim gibi zuhaf askerlerinin gittiği genel evlere gider göremiyoruın ben.

Böyle bir ressamın daha ileriki bir kuşakta yetişeceğine inanmakta ve bize gelince, bizim bu yönde elimizden geldiği kadar, kuşkuya kapılmadan, bocalamadan çalışmamız gerektiğini ileri sürmekte yanılmıyorum herhalde.

Zola'nın «Au Bonheur des Dames» romanını bir daha okudum, okudukça daha güzel buluyorum bu kitabı.

Hiç yorum yok: