RSS

28 Mart 2011 Pazartesi

GÜLTEN AKIN

SANATTA ULUSALLIK SANATTA EVRENSELLİK




Demokrat/ 21 Ocak 1980



Ülkemize batı kültürü, Osmanlının son dönenlinde yayılmacılığın yedeğinde ayağını attı. Yaygınlaşması Cumhuriyet dönemine denk gelir. Kültür, sanat yapısının, dışa bağımlı ekonomi temeli değişmedikçe ulusal düzlemde kendini kurması olası değildir. Bu üstyapı da gittikçe yaygınlaşan bir bağımlılığı yüklenecektir. Öyle de olmuştur. Türkiye aydın kesimine, feodal bir kültüre karşı savaş verirken, görünüşte ileri batı kültürüne, sanatına yaslanmak kolay geldi. Kendi gelen konuğu başımız, gözümüz üstüne alıp kabul ettik. Kur-tak sanayi, kur-tak anapara, kur-tak kültür elele bugünlere dek sürüp gelmiştir ama, bir şey eksik kalmıştır hep. O şey ÖZÜ'dür işin.

Yani KENDİ KÜLTÜRÜMÜZ, KENDİ SANATIMIZ.

Kentsoylu, kendi kuralları içinde bir ulusal sanatı, kültürü yeşertememiştir. Bugün alttan alta gelişen toplumcu kültür, sanat o yüzden, geriye doğru bir basamak atlayarak temellenmek zorunda kalmıştır.

Bunları söylerken bir şeyi önemle belirtmek gereğini duyuyorum. Batı kültürüne, sanatına körü körüne bir düşmanlığı beslemek değil amacım. Toplumculuğun gereği de bu düşmanlığı yeşertmek değildir. Tam tersine. Bizim her uygarlıktan, kültürden, sanattan seçerek alacaklarımız vardır. Bir toplumcu sanatın burjuva kültürü, sanatı içinden yeşerdiği nasıl bilmezden gelinir. Bir var ki, Türkiye'de köklenen yeni kültürün temeli hiçbir zaman batıdan sokulmuş, özenilerek büyütülmüş kentsoylu kültürü olamaz. Kendi geleneğimizi çaresiz kapitalizm öncesi kültür içinden ilerici ögeleri seçmeyle oluşturacağız.

EVRENSELLİĞE GELİNCE:

İki tür evrensellik yaşanıyor çağımızda. Birinci tür evrensellik yayılmacılığın güdümüne girme doğrultusunda bir evrensellik. Bir yandan pazar olmanın, bir yandan hammadde deposu ve emek deposu diye belirlenmenin getirdiği evrensellik. Tekelci kapitalizmin evrensel olma zorunluluğu değil midir yayılmacılığı doğuran. Tutmasan “tek bir dünya” ülküsünü gerçekleştirecekler.

Sanatımıza, kültürümüze yayılmacılığın dayattığı bu tür evrensellikten başka bir evrensellik daha vardır: çağımızda gelişen halkça evrensellik. Bütün dünyada emeğiyle yaşayan insanların, toplulukların kültürleri, sanatları dost özellikler gösterirler. Ulusların ilerici kültür ve sanatına yansıyan bu özellik yayılmacı bir gelişimin sonunda değil, özünde insana, emeğe verdiği değerle evrenseldir. Her ilerici kültür ve sanat. kendi geleneği üstüne kendi ulusal özellikleriyle kurulur. Alttan biçimlenen, yukardan dayatılmayan bu eşitçi özelliğiyle evrensele katılır.

Hiç yorum yok: