RSS

1 Mart 2011 Salı

VINCENT Van GOGH, Theo'ya Mektuplar

Tarihsiz


Kocaman bir devrimle sona erecek olan bir yüzyılın üçüncü çeyreğindeyiz.

Tut ki ikimiz de hayatlarımızın sonlarına doğru bu devrimin başlangıcını görebileceğiz, ama büyük fırtınalardan sonra toplum bütününe yayılan serinletici, temiz hava akımlarına gene de tanık olamayacağız.

Asıl önemlisi de şu: çağımızın bozukluğu üstüne aldanmamalıyız; fırtınadan önce esen boğucu, bunaltıcı, sağlık bozucu havayı sezinlemeyecek ve bizim bunalım içinde olduğumuzu, ama gelecek kuşakların daha özgürce nefes alabileceklerini göremeyecek duruma düşmemeliyiz.

Zola ve Goncourt'lar gibi yazarlar bir çocuk saflığıyla bağır bağır bağırıyorlar bu gerçeği, onlar ki bu toplumu didik didik edip incelemekte ve kesin, şaşmaz tanılarıyla adlandırmaktadırlar bu hastalığı.

Senin saydığın Turgeniev ve Daudet de öyle, onlar da ereksiz ve öteye bakmadan çalışmıyorlar.

Ama hepsi, haklı olarak, ütopyalar kurmaktan çekinirler ve bir bakıma kötümserdirler, çünkü yakından bakıldı mı, yüzyılın tarihinde devrimlerin, güzel amaçlarla başladıkları halde, nasıl soysuzlaştığı korkunç bir açıklıkla görülür.

Biliyor musun, insana asıl yürek veren, insanın duygu ve düşünceleriyle tek başına koşmaması, bir grupla güç ve iş birliği halinde çalışmasıdır. Öyle olunca, İnsan daha çok iş başarır ve çok daha mutlu olur. İşte aramızda böyle bir şey olmasını çoktandır istiyorum ve diyorum, yalnız kalırsan canın sıkılır, çünkü pek iç açıcı değil çağımız, meğer ki insan mutluluğu yalnız çalışmada arayıp bulsun.

Hiç yorum yok: