RSS

2 Mart 2011 Çarşamba

VINCENT Van GOGH, Theo'ya Mektuplar,

Drenthe, Eylül-Kasım 1883


«Ressamım… » «Ressam değilim ... »


Bu iç savaşı iki kişide izleyebiliyorum ben: Rappart'la kendimde.

Kimi zaman korkunç olur bu çekişme ve aslına bakarsan bizimle işi daha az ciddiye alanlar arasında tek fark budur; bizim çilemiz büyüktür; kapkara bir bunalımdan sonra bir az ışık, bir az gelişme; başkaları daha az savaşır, daha kolay çalışırlar belki, ama kişinin karakteri de daha az gelişir.

Bak, bilmiş ol: bu savaşa sen de düşersin (*) ve emin ol ki en iyi niyetli bazı kimselerin sözleriyle sarsılabilirsin.

İçinde bir şey sana «Sen ressam değilsin» diyecek olursa, asıl o zaman var gücünle resme sarılmalısın, kardeşim, ancak bu yoldan susturabilirsin o sesi, yani yalnız resim yapmakla susar o; yok, kuşkuya kapılır da derdini dostlarına dökmeğe kalkışırsan, enerjinden, en değerli gücünden bir şey yitirirsin. Senin gerçek dostların, senin gibi bu savaşa atılmış, kendi çalışmalarıyla sana örnek olup senin canlı gücünü körükleyebilecek insanlardır.

Güvençle, giriştiğin işin senin için doğru yol olduğu bilinciyle işe koyulacaksın ve çiftçi sapanını nasıl sürer; yahut ta benim küçük desendeki arkadaş tarlasını nasıl tapanlar ve kendisi tapanlarsa, öyle yapacaksın sen de. İnsanın atı yoksa, at görevini kendi görür, bir sürü insan da, öyle yapıyor burda.

Gustave Doré’nin öteden beri çok beğendiğim bir sözü var: «Bir öküz gibi sabırlıyım»

Güzel bir söz bu, sapasağlam bir dürüstlüğü dile getiren bir söz, çok şey var bu sözde tam sanatçıya yakışır bir söz. Kafası böyle işleyen insanların var olduğunu düşündük mü, resim satıcılarının dükkânlarında sık sık duyulan «istidatlı sanatçı» sözü bir karganın sesi gibi çirkin ve anlamsız gelir insana. «Sabrım var» demek ne huzurlu, ne vakarlı bir söz; bu karga sesleri olmasa belki bunu söylemek aklıma gelmezdi insanın.

Ben sanatçı değilim - ne kaba bir söz düşüncesini bile insan yakıştırmamalı kendisine - insan sabırlı olmaz olur mu, doğadan sabırlı olmayı öğrenmez mi, buğdayın sessizce: büyüdüğünü, her şeyin yavaş yavaş geliştiğini gördükçe sabırlı olmayı öğrenmez mi?

İnsan artık büyüyüp gelişmeyecek kadar ölü bir nesne sayabilir mi kendini? Gelişmesini bile bile engelleyebilir mi? Bütün bunları “yetenekli” ve “yetenekli sanatçı” sözünü ne kadar budalaca bulduğumu anlatmak için söylüyorum.

Ama gelişmek istiyorsak toprağın içine dalmalıyız. Onun için sana diyorum ki: Drenthe toprağının içine dik kendini, filizleneceksin, kaldırımın üstünde solup kuruma.

Şehirlerde de büyüyen bitkiler vardır, diyeceksin bana, olabilir, ama sen buğdaysın, senin yerin buğday tarlasıdır ... Sana yeni bir şey söylediğimi sanmıyorum, hiç de yeni değil ama sana özgü en iyi düşüncelerin zıddına gitmemeni diliyorum senden, o kadar.



(1) Theo, memuru olduğu Goupil resim satış mağazasından memnun olmadığı için bir mektubunda ressam olmaktan dem vurmuştu. Vincent de kardeşini resim satıcılığından vazgeçirmeye, iki kardeşi birbirine daha da yaklaştıracak olan resme kendini büsbütün vermesi için Theo'yu kandırmaya çalışır. Giderek birlikte yaşayıp çalışmaları için Drenthe'deki ev sahibinden borç almayı bile düşünür, vermeyeceğinden hiç şüphe etmeyerek hayatlarını en ufak ayrıntısına kadar tasarlar.

Hiç yorum yok: