I
Kanı anlat ozan…kurudukça ağırlaşan kanı.
Silinmez kokusuyla üstümüzde dalgalanan göğe
kafa tutan kan, kaç yüzyıldan beri aktı. Tarlaların
eğreti sınırları ve masalların sevdaları için. Çini gibi
kırılgan bir vazoya renk olmadan. Ve boyamadan
bayrakları…Sandık kokusuna karışmış, eprimiş
gömlekler, mendiller ve hep uğuldayan bir
mektup…kanın taşıyıcısı.
Acı… bir bakır çalığı gibi…silinse de izi belli.
İnciltici. Ama utanç…kıvrılarak ilerler. Kemirir
uykuları. Hangisi? Hangisi kırarak dayanmanın
mermerini sızdırır kanı. Ve utancın yüze vuran
kızıllığı kanla solar mı? Ya acı…
Kanı anlat kanı…Boyayıp kırı gelincikler açtıran…
Bir yapıyı kutsayan … Duru ve kirli pınar. Eskimiş
put. Öç almanın şaşkın kılavuzu. Acıyı durmadan
yenileyen ve utancı körükleyen…duru su…
Bir gün çobanların kavallarını dinle. Eline batan
dikende tanı…bu puslu pınarı. Tuzlu adıyla
sarhoş,serdengeçtilere bak…uzak bir söylenceyi
yinele…’Bir gün kanın anısıyla başı dönenler ocağına
geldiğinde…onlara gelincikler sun. Yatıştırsın. Ve
öfken utanca dönüştüğünde çamur yoğur.
Alışırsın testinin durmadan susayan dinginliğine…
Sevda…örtüşür mü kanla…Eğil bir bak…eğil bir
bak yüreğine… Anla…
II
Ey ozan sil kanı sözcüklerinden. Gümüş bir para
gibi, ışıl ışılken birden kararan kanı eksilt
dizelerinden. Tanıdık ve baş döndüren kokusu,
üstümüzde dalgalanan göğe sinen kan… Ve
durmadan yeni çitleri, silinen sınırları ve ağlayan
çocukları hatırlatan…hatırlatan kan durulsun,
Sil kanı ey ozan, sil kanı maslardan. Gümüş
yüzükler kırılmasın. Dargın aşıklar kucaklaşsın su
başlarında. Kavuşma umuduyla eli ayağı
kesilenlerin gözünü bürümesin kan. Gelincikler
yalnız sevgili dudaklarını söylesin. Al yanakları
gizlesin. Şimdi neyi okşasam ellerim kızarıyor.
Utancı okşamışım, öfkeyi kucaklamışım gibi. Ve
akşamüstleri ellerim göğe dokunuyor. Kanı sil
dünyamızdan ey ozan.
III
Usuldur ve ılık. Döker karartır ve dökülen hep
aydınlık. Soğudukça ağırlaşır. Ve tüm bıçaklarda
yüzyıllık bir atası kamaşır.
Adını anmasam yite mi?
Toprağa o mu verdi rengini?
Ve göklerin dinmeyen tufanı…yerin sarsılması
onun yüzünden mi?
Durdur kanı ey ozan!
Ekmek, toprak ve sevgili arınsın kandan!
(Varlık, 1115)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder