istersem gülümserim,
kolay ne var bundan.
Ama karanlığı kalacak gözlerimde
mezar çiçeklerinin,
bir yaşlı selvinin karanlığı kalacak,
alt üst olmuş yurdumun köylerinde,
acı sessizlikle kuşatılmış yurdumun köylerinde,
yıkıntılar arasında güçbela ayakta duran
bir yaşlı selvinin.
Hangi halkı parçalamıştır tarih,
parçaladığı kadar benim halkımı?
Halkım toprağından oldu benim
saçıldı dört bir yana halkım benim.
Daldı yurdum uykuya
iç çekişleri arkasında ufkun.
Bense burdayım,
gözlerim kapkara, zifir gibi,
çadırların karanlığını taşır gözlerim.
Çocuk dudakları değil bu dudaklar artık,
analarını çağıran dudaklar değil,
döndüler kuru bir ekmeğe,
çağırmazlar hiç kimseyi.
Siz orda barıştan dem vurun hâlâ,
ben burda durayım köksüz.
Ben burda boşluğa asılmış bir tavan.
Çadırlarda büyüyen bir kuşağım ben,
ben, çadırlarda çoğalan.
Bir daha kulak verin,
bir daha dinleyin beni:
Büyüyen ve çoğalan bir kuşağım
ben kara çadırlarda.
Kalsın sizin ekmeğiniz sofranızda.
Uyuyayım ben burda aç ve susuz.
Ama tarih dört açsın gözünü
bizim çadır kuşağına.
(Çev. : A. Kadir - Afşar Timuçin)
28 Mart 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder