RSS

30 Nisan 2010 Cuma

İLHAN BERK / ŞİİRİN GİZLİ TARİHİ 35

"Tang çağında memurları şiir
bilgilerine göre seçerlerdi."

*Ada adamlarıdır ozanlar. Kendilerine ta
baştan yaşayabilecekleri adalar kurarlar.
Gününde kimilerine sık sık gemiler uğrar,
kimilerine de arada bir. Ama çoğu kez arada
bir uğranan yarın adalarındadır
ozanların gözü.
*Bu, bugünü önemsemediklerinden değildir, yarını,
bugünden ayırmadıklarındandır.

___

*Şiirin kendi doğal durumudur savaşkanlık.
Buna varolmasının nedeni de diyebiliriz. Bu
yüzden her şiir, adına ölüm-kalım savaşı
diyebileceğimiz bir meydan savaşı vermek zorundadır.

___

*Her iyi şiir hem bir yetkinlik, hem de bir
acemiliktir. Bir daha yinelenmediği için.


___

*Zor olan şiirin hayatını yaşamaktır, yazmak
sonra gelir hep.

___

*Cenindir şiir.

___

*İmge yaratılan bir şeydir. Bunun için her
ozanın kendine özgü bir imge kullanışı, bir
imge anahtarı vardır. Kilidini kendi yaptığı,
kendi açıp kapadığı bir anahtar.

___

*Bir şiir yazılıp yeryüzüne çıkmışsa, dünyada
bir şeyler değişmiştir.

___

*Bazı ozanlar ölüp gittikleri halde, ölüp ölüp
dirilirler.
*Yaşadıklarını, ya da öldüklerini böyle anlarız.
Bazılarını da yaşarken saçtıkları o korkunç sessizlik
(baskı) büyütür.

___

*Kekemedir ozanın dili
*Tevhid denizinin gemicileriyle kadını kendi
vücudundan çıkaran Adem'le, yani büyük kırmızı aşı
boyalı evlerle, askerlerle, Hindistan'dan yürüyerek
gelen gezginler ve ve de Mısır ölüleriyle konuşmuş /
Hacca giderken Amasya'da Şehzade Sultan Bayezid'e,
atına kendi binenlere, sokağa çıkışı parmakla
gösterilenlere, dili pelteklere, eskicilere, Hacı Bayram
Veli'nin burçak imecesine, körlere, sağırlara /

KELT DİLİYLE YATAN SONSUZ CİNSİYETE
konuk olmuştur çünkü.

___

*Geldin, bir geceyi koydun, gittin!
(Bir şiire satırbaşı mı?)

___

*Kurulu bütün düzenlere karşı çıkar şiir.
Kendine bile. Bu yüzden tanıma gelmez.

___

*Ağızlarında bir sap otla dönen tarlakuşlarına
benzer ozanlar.Ama onların yuvaları yeryüzüdür.
Orada konaklarlar. Gökyüzünün çılgın mavisinden
geçerken, oralara yavaşça bırakıverirler
ağızlarının yükünü.

Aşağılarda bir yerlerde, bazı bazı duyulan o seslerdir
hep. Duyulup kalan.

___

*Şiir kendi serüvenini kimseye bağlanmadan sürdürür.
Yapısı gereği bağlanmaya (yaratıcısına bile) ters düşer.

___

*Şiir artıkları:

1
Anımsadığım otlar ve sessiz sedasız çiçekler.
2
Ve süthaneler açık ve daha uyuyor Haçlılar.
3
Ve sonra karardı Galata.

___

*Suçsuzdur ozan. Bunun için, bunu kanıtlamak için yazar.

___

*Şiir yalnızlıklarla (bir kıyıda çiçeğe durmuş süsenler,
danaburunları, yıkıntılar, kapalı odalar, akşamüstleri, eski
fotoğraflar bırakılmış evler, balkonlar, büyük küçük sular,
çan kulesiz kiliseler, iç avlular, kuş ölüleri, çakıllar,
ıssız kıyılarla) büyür,

Ozan yalnızdır çünkü.

___

*Bazı şiirler kapalı havalar gibidir. Kapalı göklerin hüznü
vurur onlardan.

Bütün iyi şiirlerden kalan budur.

___

*Şiiri doğrular yürütür, yanlışlar yapar.

___

*Ozanlar da yelek ceplerinde mühür taşır. Cumhuriyet adlı,
tek sözcüklü bir mühür. Yalnız kendi kazdıkları.

___

*Çoğun, yaban, ayak basılmamış, yasak yerlerdir şiirin
uğrak yerleri. Kimselerin bilmediği küçük kara
parçaları / ormanlar / kayalıklar / keçi yolları / unutulmuş adalar /
göller / ölümün elindeki bataklıklar / başlarını alıp çekilmiş gökler /
kapalı iç denizler / mağaralar, ipek haç yolları / ilk coğrafyacılar /
İsa'lar, çocuk Muhammed'ler / cilalı taşlar, deli otlar / gözleri açık
renk çocuklar / saçlarını bırakmış kadınlar, adamlar / Himalayalar,
Afrika'da içilen tütün / yani eşyanın kötü tadı, buğday, fecir devletleri
yani cenin ormanları
"Çocuk ve Allah"

___

*Vahşidir şiir. Vuruculuğu bundan gelir.

___

*Öfkedir hep şiirin altında yatan. Akıtında daha çok o vardır.

___

*İşte bir dize: "Bir sap otla döndüm." (Bir şiire düşmeyi bekleyen)

___

*Acımasızdır şiir.
Bu, elini uzatmaz, vermez demek değildir elbet. Çoğun, elini uzatan hep odur bile
denebilir. Ama o kadardır işte bütün cömertliği, kayrası. Hemen çekilir sonra
kıyısına, şiirin gizli tarihinde senin savaşımını ordan seyretmeyi yeğler. Bütün
ceberrutluğunu, katılığını, acımasızlığını o zaman kor işte: Artık sıra sendedir
çünkü.

___

*Bu dünyanın bir yorumcusudur ozan. Yaşama bir anlam verir.

"Bu hayatta yeni bir şey değildir ölmek
Ama yaşamak da o kadar yeni sayılmaz."

Yesenin, intiharı bu denli savunursa, zordur ona karşı durmak!

___

*Şiirin kanıyla doğanın kanı ters orantılıdır. Doğa katıdır, ciddidir, vahşidir.
Yanlış yapmaz.
Şiirse insancıldır, doğadan çok insana benzer, onun gibi doğrularla, yanlışlarla büyür

___

*Geceyi böler şiir. Hiç değilse elinden tutmaz.

___

*Üstünü başını yırtmış çocuktur şiir.

___

*Bir sokağın misafirliğe çıkıp gelmesi gibi bir şeydir şiir.

___

*Kimi şiirler bir zaman gelir bir kıyıya çekilirler. Yeniden göründüklerinde,
gök o gök değildir artık.

___

*Terkisine bütün zamanları yüklenerek yürür şiir. Sabahları su yollarında,
koyaklarda, sokak ağızlarında görünür. Kırlarda ormanlarda uyur. Köylerin,
kasabaların içinden yavaşça geçer. Yollarda geceler.

Kentlerin ağzına geldiğinde, birden üstünü başını değişir. Kalkar, yayını
gerer, oklarını atar.

___

*Ozanın tabanca taşımasına bakmayın, çiçek satar ozan, çiçek!

___

*Shelley, Bacon'ın denemelerindeki imge gücüne vurgunmuş. Onlara şiir gözüyle
bakarmış. Buna şaşmamak gerek. Aynı nedenden ben de birçok düzyazıya şiir gözüyle
bakarım. Birçok şiire de düzyazı gözüyle.
Şiiri açıp kapayan tek anahtar imgedir.

___

*Kimi şiirler sualtı kentleri kurarlar. Bir çeşit karartma. Yukardakilerin
erozyonu tamamlanınca, su yüzüne çıkarlar.

___

*Benim sana bakarak büyüttüğüm kentler bunlar, diyordu ozan, yolun ağzındaki karasevdalısına.

Dilin bir çeşit başdönmesiyle.

Hiç yorum yok: