RSS

12 Haziran 2010 Cumartesi

YAHYA KEMAL BEYATLI / AÇIK DENİZ

Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
Her lahza bir alev gibi hasretti duyduğum.

Kalbimde vardı "Byron"u bedbaht eden melâl
Gczdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl,

Aldını Rakofça kırlarının hür havasını,
Duydum akıncı cedlerimin ihtirâsını,

Her yaz, şimâle doğru, asırlarca bir koşu.
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultusu ...

Mağlupken ordu, yaslı dururken bütün vatan,
Rü’yama girdi her gece bir fatihâne zan.

Hicretlerin bakıyyesi hicranlı duygular,
Mahzun hudutların ötesinden akan sular,

Gönlümde hep o zanla beraber çağıldadı,
Bildim nedir ufuktaki sonsuzluğun tadı!

Bir gün dedim ki, istemem artık ne yer ne yâr!
Çıktım sürekli gurbete, gezdim diyar diyar,

Gittim o son diyara ki serhaddidir yerin,
Hâlâ dilimdedir tuzu engin denizlerin!

Garbin ucunda son kıyıdan cn gürültülü
Bir med zamanı, gökyüzü kurşunla örtülü,

Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi;
Gördüm güzel vücûdunu zümrütliyen deri

Keskin bir ürperişle kımıldandı anbean,
Baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan.

Sonsuz ufuktan ah o ne coşkun gelişti o!
Birden nasıl toparlanarak kükremişti o!

Yelken, vapur, ne varsa kaçışmış limanlara
Yalnız onundu koskoca meydan ve manzara!

Yalnız o kalmış ortada, âsî ve bağrı hûn
Bin mağra ağzı açılmış, ulurken uzun uzun,

Sezdim bir aşina gibi, heybetli hüznünü!
Ruhunla karşı karşıya kaldım o med günü,

Sekvanı dinledim ezelî muztarip deniz!
Duydum ki ruhumuzla bu gurbette sendeniz .

Dindirmez anladım bunu-hiç bir güzel kıyı;
Bir bitmiyen susuzluğa benzer bu ağrıyı.

Hiç yorum yok: