RSS

8 Haziran 2010 Salı

YAHYA KEMAL BEYATLI / DENİZ TÜRKÜSÜ

Dolu rüzgârla çıkıp ufka giden yelkenli!
Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli.
Ömrünün geçtiği sâhilden uzaklaştıkça
Ve hayâlinde doğan âleme yaklaştıkça.
Dalga kıvrımları ardında büyür tenhâlık.
Başka bir çerçevedir git gide dünyâ artık.
Daldığın mihveri gittikçe, sarar başka ziyâ;
Mavidir her taraf, üstün gece, altın deryâ ...


Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir masala


O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla.
Lâkin az sonra lezîz uyku bir encâma varır;
Hilkâtin gördüğü rü'ya biter, etrâf ağarır.
Som gümüşten sular üstünde, giderken ileri,
Tâ uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri ...
Mûsıkîsiyle bir âlem kesilir çalkantı:
Ye nihâyet görünür gök ve deniz saltanatı.


Girdiğin aynada, geçmiş gibi dîğer küreye,
Sorma bir sâniye, şüpheyle, sakın : “Yol nereye ?”
Ayılıp neş'eni yükseltici sarhoşluktan,
Yılma korkunç uçurum zannedilen boşluktan!
Duy tabîatte biraz sen de ilâh, olduğunu,
Ruh erer varlığının zevkine duymakla bunu.

Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervâsız,
Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!..


İnsan âemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.

Hiç yorum yok: