RSS

8 Haziran 2010 Salı

YAHYA KEMAL BEYATLI / ITRÎ

- Rıfkı Melûl Meriç’e-


Büyük Itrî'ye eskiler derler,
Bizim öz mûsıkîmizin piri;
O kadar halkı sevkedip yer yer,
O şafak vaktinin cihangîri,
Nice bayramların sabâh erken,
Göğü, top sesleriyle gürlerken,
Söylemiş saltanatlı Tekbîri.


Tâ Budin'den Irâk'a, Mısır'a kadar,
Fethedilmiş uzak diyarlardan,
Vatan üstünde hür esen rüzgâr,
Ses götürmüş bütün baharlardan.
O dehâ öyle toplamış ki bizi,
Yedi yüz yıl süren hikâyemizi
Dinlemiş ihtiyar çınarlardan.

Mûsıkisînde bir taraftan din,
Bir taraftan bütün hayat akmış;
Her taraftan, Boğaz, o şehrâyin,
Mâvi Tunca'yla gür Fırat akmış.
Nice seslerle, gök ve yerlerimiz,
Hüznümüz, şevkimiz, zaferlerimiz
Bize benzer o kâinat akmış.

Çok zaman dinledim Nevâ-Kâr'ı,
Bir terennüm ki hem geniş, hem şûh:
Dağılırken "Nevâ"nın esrârı,
Başlıyor şark ufuklarında vuzûh;
Mest olup sözlerinde her heceden,
Yola düşmüş, birer birer, geceden
Yürüyor fecre elli milyon rûh.

Kıskanıp gizlemiş kazâ ve keder
Belki binden ziyade bestesini.
Bize mîrası kaldı yirmi eser.
"Nât"ıdır en mehibi, en derini.
Vâkıâ ney, kudüm gelince dile,
Hızlanan mevlevî semâıyle
Yedi kat arşa çıkmış "Âyin" i.

O ki bir ihtişamlı dünyaya
Ses ve tel kudretiyle hâkimdi;
Adeta benziyor muammâya;
Ulemâmız da bilmiyor kimdi?
O eserler bugün define midir?
Ebediyette bir hazine midir?
Bir bilen var mı? Nerdeler şimdi?

Öyle bir mûsıkîyi örten ölüm
Bir teselli bırakmaz insanda.
Muhtemel görmüyor henüz gönlüm,
Çok saatler geçince hicranda.
Düşülür bir hayâle zevk alınır;
Belki hâlâ o besteler çalınır
Gemiler geçmeyen bir ummanda.

Hiç yorum yok: