Mehlika Sultan'a aşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı;
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç
Kara sevdalı birer aşıktı.
Bir hayalet gibi dünyâ güzeli
Girdiğinden beri rü'yalarına;
Hepsi meshûr, o muamma güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına.
Hepsi sırtında aba günlerce
Gittiler içleri hicranla dolu;
Her günün ufkunu sardıkça gece
Dediler: "Belki son akşamdır bu;
Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daima yollar uzar, kalb üzülür;
Ömrü oldukça yürür her yolcu:
Varmadan menzile bir yerde ölür.
Mehlikâ’nın kara sevdâlıları
Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya,
Mehlikâ’nın kara sevdâlıları
Baktılar korkulu gözlerle suya.
Gördüler: "Aynada, bir gizli cihan…
Ufku çepçevre ölüm servileri…."
Sandılar doğdu içinden bir an
O, uzun gözlü, uzun saçlı peri.
Bu hazin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya.
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya.
Su çekilmiş gibi, rü'ya oldu! ..
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayal alemi peydâ oldu,
Göçtüler hep o hayal âlemine.
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç,
Seneler geçti, henüz gelmediler;
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç,
Oradan gelmeyecekmiş dediler! ...
8 Haziran 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder