RSS

2 Şubat 2010 Salı

ALEV ALATLI - TÜRKİYE BİR PARMAK ŞIKLATMAYLA DEĞİŞEBİLİR

TÜRKİYE BİR PARMAK ŞIKLATMAYLA DEĞİŞEBİLİR
Konuşan: Mustafa Karaalioğlu
Yeni Şafak,7 Ocak 2002


Schrödinger’in Kedisi serisi ile Alev Alatlı, her romanı büyük tartışmalar yaratan bir yazar. İlk romanı “Yaseminler Tüter mi Hâlâ?” dan sonra İşkenceci yayınlandı. Ardından da Viva La Muerte(Yaşasın Ölüm!) ve “Orda Kimse Var mı?” dörtlüsü.


Alatlı, şimdi de eskiden beri aklında olan bir projeyi yeni bir roman olarak kitaplaştırıyor. Alatlı, Rusya’nın yakın siyasal ve toplumsal tarihi gerçek karakterler üzerinden anlatacağı bu, üç ya da dört ciltlik eseri için "kitapta Slav ruhunu çözmeye çalışıyorum" diyor. Öte yanda, "Türk ruhu"nu çözerken de ilginç bir saptama yapıyor: "Tecrübelerimizi nakletmeyi beceremiyoruz. 23 Nisan'dan önce Meclis-i Mebusan vardı. Hem de iki tane ... Oralarda neler konuşulduğunu bilmiyoruz. Niye okullarda Kazım Karabekir'in, Fethi Okyar'ın, Şevket Süreyya Aydemir'in hatıratı okutulmaz? Neden her kuşak her şeyi yeniden yaşamak zorunda kalır?"

ALEV ALATLI - İSLÂM BİR BATI DİNİDİR

İSLÂM BİR BATI DİNİDİR.

Konuşan: Serap Mahmatlı
İlk Yayınlanış: ArtıHaber
Alev Alatlı ile "Türkiye ve Dünya"
Ufuk Yayınları/1.Basım-09.2003


Türk edebiyatının en ilginç isimlerinden Alev Alatlı Schrödinger'in Kedisi adını taşıyan yeni bir çalışma ile okurlarının karşısına çıkma­ya hazırlanıyor. Annesini kaybettiği bir dönemin dışında, yaklaşık 2 yıldır aralıksız olarak kitabı üzerine çalışan Alatlı, şu günlerele son düzenlemeleri yapıyor. Yaklaşık I5OO sayfayı bulacak olan Schrödinger'in Kedisi, 2016 yılı ve sonrası Türkiye'sine ait projeksiyonları kapsayan fütüristik bir roman. Yalnızca büyük hacmi ile değil, temel aldığı karmaşık düşünsel alt yapısı ile de okurları zorlayacak bir ki­tap. Ancak her zaman provakatif eserler verıneyi başaran Alev Alatlı'nın, okurlarınm inatçılığına ve bu işin altından kalkacaklarına olan inancı tam.

ALEV ALATLI - SCHRÖDİNGER’İN KEDİSİ'nden

SCHRÖDİNGER’İN KEDİSİ
(Kuantum Fizikçileri, Sufî Tayfasıyla-Birleşik Cephe!)
SAÇAKLI DEVRİM


1

“2000 yılını henüz kutlamamıştık,” diye anlattı Talip İmre Kadızade, “90’lardaydık, ‘Yarı geçirgen bir ayna al, önüne bir ışık kaynağı, mesela, bir ampul koy,’ dedi Erkâni Keyman, bir gün piposunu özenle doldururken.

‘Aynanın arkasında ampulden neşredecek fotonları algılayacak bir dedektör, dedektöre bağlı bir de silâh olsun. Silâhın namlusunun kuruya kapatılmış bir kediye doğrultulmuş olduğunu düşün. Ampulü yak. Foton aynadan sekmeden geçerse, dedektör silâhı tetikler ve kedi ölür. Foton seker de aynadan geçmezse, kedi sağ kalır.’

ALEV ALATLI - GÖKYÜZÜNE BAKMAKTAN VAZGEÇTİĞİMİZDE GERİLEMEYE BAŞLADIK

Onu yakından tanıma fırsatı bulduğunuzda, iki Alev Alatlı olduğunu siz de keşfedeceksiniz. Biri sert, tavizsiz, oldukça karizmatik bir düşünce insanı; ötekiyse torunu Mert Ali’yi, köpeği Susam’ı tutku derecesinde seven, turnalardan, türkülerden, dağlardan, çocukluğundan, aşktan ve ölümden söz ederken gözleri nemlenen duygusal ve sevecen bir kadın...

Herkes, birinci Alev Alatlı’yı zaten biliyor, tanıyordu ama ikinci Alev Alatlı’yı bizzat kendisine anlattırmanın hayli çetin bir iş olduğunu söylüyordu. Onu buna ikna etmek benim için de tereyağından kıl çekmek kadar kolay olmadı elbette; ama ne yalan söyleyeyim, abartıldığı kadar zor da olmadı. Bunda, frekanslarımızın çok çabuk tutmasının, yürek yıldızlarımızın birbirini sevmesinin, uyuşmasının ve galiba benim her zamanki gibi tüm doğallığım ve içtenliğimle yaklaşmamın, Alatlı’nın da bu samimi akışı hissetmesinin payı büyük oldu. Şu kadarını söyleyeyim; Alev Alatlı, tanıdığım en güçlü, en özel ve en farklı kadınlardan biri.

İstanbul Beykoz’da, bir ikindi vakti, köpeği Susam, kızı Funda, damadı, torunu Mert Ali ve yardımcısı Maria ile yaşamakta olduğu, arka bahçesinin denizle seviştiği muhteşem evinde buluştuk onunla. Harika bir bahçe, sonsuz mavilikte bir deniz, yaşam sevinci fışkıran kuş cıvıltıları ve yaşlı köpeği Susam’ın havlamaları eşlik etti bize. Susam’ın bir gözü görmüyor, diğer gözü ise güçlükle seçiyor ama “Alınmasın, üzülmesin diye yeni bir köpek almıyoruz. Çünkü beni çok kıskanıyor,” diyor Alev Hanım. Çok kahve, çok sigara tüketen, zamanının tümünü (maksimum dört saati bulan uyku hariç!) bilgisayarının başında sadece yazmaya, araştırmaya ayıran, sokağa hemen hiç çıkmayan Alev Alatlı’yla bu kez aşkı, çocukluğunu, türküleri, atları, yani öteki Alev Alatlı’yı konuştuk.