Şairler
Anlatıyor
mesleğimiz hüzündür, meşrebimiz ...
derin yaprağı acıların
…………………ve küllerin
akarsuyun alnında
…………………bir sırma kemerin
kalb ve sevda işçiliğiyle
dokuyup yere serdiği
…………………tütünü ve kuşatmayı
bilenin ve bilmeyenin
o kemer, istanbul'dur adı
ve şair, elinde tanin
gök aydınlık fevkalâde
…………………gençlik nüshası gibi iyimser...
o şair ki kükürt, gurbet
…………………ve çocuk seslerinin
elinden çıkmış bir gülüş
…………………gibidir
o gülüş, istanbul'dur adı
arda güz üzredir tarih-i kadîm
ölümse bir şiir olup basılır
ve işte çöküşün ve görkemin
arasında, kemeriyle bezirgân
…………………gülüşüyle tefeci
ve vehimli endâm aynalarıyla
kırılıp yere dökülmüş
…………………halife-yi rû-yi zemin
bu şehir, yaprağın acıya
değdiği yerde bir yemin
…………………gibidir:
zafer biraz da hasar ister
koşan cihad-ı mealiye şanlı, lâkin ağır,
…………………mahuf adımlar atar
önünde zelzeleler, arkasında zelzeleler
şair! kalbin ve sevdanın işçisi misin?
öyleyse yaz bunları, yaz ki
ölüm beklesin orda
…………………ve gül de beklesin
sen kendi şiirini seyretmedesin
yapraktan ve elmastan bir cihannüma
olan acıların içinden
öyle uzak, öyle yalnız, öyle kırık
…………………öyle derin
15 Eylül 2012 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder