
Rafael ALBERTl (1902-1999)
İspanyol şair, oyun yazarı. Çağdaş akımlarla toplumcu geleneği birleştirmiştir.
Puerto de Santa Maria'da doğdu. El Puerto'daki bir Cizvit kolejinde parasız öğrenci olarak sorunlu bir öğrenim hayatı geçirdi. Kübizm akımı etkisinde yaptığı resimler yetersiz bulunduğundan edebiyata yöneldi.
Eski İspanyol edebiyatındaki lirik şiir derlemeleri "cancioneros"lardan esinlendiği ilk şiir kitabı Marinero en Tierra ile 1924'te Premio Nacional de Literatura'yı (Ulusal Edebiyat Ödülü) kazandı.

1930'ların başında Marxist dünya görüşünü benimsedi. İspanya İç Savaşı'na katıldı. "Cephe tiyatrosu" türünde oyunlar yazdı. İç Savaş'ın Cumhuriyetçiler' in yenilgisiyle sonuçlanmasından sonra sürgüne gönderildi.
II. Dünya Savaşı sonrasında çeşitli ülkeleri dolaşarak şiir üzerine konferanslar verdi. 23 yıl Arjantin'de kaldıktan sonra Roma'ya yerleşti. Franco' nun 1975'te ölümü üzerine yurduna döndü, Lenin Edebiyat Ödülü ve Struga'da Altın Çelenk Ödülü'nü kazanmıştır.
Alberti, İspanya'da "Diktatörlük Altındaki Kuşak" diye adlandırılan edebiyatçılardandır. 22 yaşında, Marinero en tierra adlı şiir kitabıyla yaygın bir üne kavuştu. Kitaptaki şiirler, 1920'lerde ortaya çıkan ve dilde arınmacılığı savunan Prismo akımının olduğu kadar, Gerçeküstücülük akımının da izlerini taşıyordu.
Bu şiirler, konuları açısından da eski lirik şiirleri anımsatır. Bunu izleyen La amante ve El Alba del alheli kitaplarında da aynı doğrultuyu izleyen şair, bunlarda ilk kitabının başarısını tekrarlayamadı.
"Kriz şiirleri" diye adlandırılan dönemi, 1926-1927'de yazdığı Cal y canto kitabıyla başlar, Yitirilmiş çocukluk değerlerinin yarattığı öfke, bu dönem şiirlerinde belirgindir.
Başyapıtları arasında gösterilen Sobre los angeles, mutsuz bir aşk serüveninden kaynaklanmıştır. Kent yaşamının birey üzerindeki etkilerini güçlü imgelerle ve sorgulayıcı bir bakış açısıyla irdeler.

"Kriz şiirleri"nde teknik açıdan virtüözlüğe ulaşan Alberti, 1930' dan sonra yeni bir yola yöneldi. Siyasal düşüncelerindeki değişimle orantılı olarak, şiir dilinde şairânelikten kaçınmaya ve toplumsal konulara ağırlık vermeye başladı. İspanya İç Savaşı'nda Franco'ya karşı savaşmasına koşut olarak, bu dönem şiirlerinde kavgacı bir üslup görülür.
Sürgün yıllarında, ilk şiirlerinde görülen otantik ses yeniden belirir. 1948-1956 arasında yazdığı Retornos de lo vivo lejano bu döneminin ilk önemli yapıtıdır. Coplas de Juan Panadero'da siyasal şiir anlayışını sürdürür.

Türkçe'ye Sürgünden Şiir adıyla bir seçkisi çevrilen Alberti, 1959' da yazdığı La Arboleda Perdida adlı kitabında kendi yaşamöyküsünü anlatır.
Alberti çok sayıda oyun yazmıştır. Bunlardan Fermin Galan'da, Lorca'nın, Manana Pineda oyunundan alıntılar vardır.
En tanınmış oyunu Noche de guerra en el Museo de Prado, İç Savaş'ta bombalanan bir müzede geçer. Tablolardaki kişiler canlanıp Franco yanlılarına karşı İspanyayı savunurlar. Bu fantastik oyun Alberti’nin gerçeküstücülük akımına duyduğu yakınlığı da gösterir.
İç Savaş’ı, diktatörlük ve sürgünü, sıla özlemini yoğun biçimde yaşayan Alberti, bir yandan modern akımlara, bir yandan da toplumcu geleneğe şair kimliğiyle çağdaş şiirin ustaları arasında yer almaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder