BU dünya, şaşkın iki çift gözümüz için kara, tek bir ormana, birbirini seven iki çocuk için, bir sahile, - duru sevgimiz için bir çalgılar evine dönünce, - sizi o zaman bulacağım.
Yeryüzünde, sakin, güzel ve «görülmemiş bir lüks içinde» bir tek ihtiyar kaldığı vakit, - dizlerinizin dibinde olacağım.
Bırakın bütün anılarınızı gerçekleştireyim, - sımsıkı bağlayan biri olabileyim sizi, - boğacağım sizi.
*
Çok güçlü olduğumuz vakit, - kim geriler? Çok keyifli, - kim gülünç olur? Çok kötü olduğumuz vakit - bizi ne yaparlardı?
Süslenip püslenin, gülün, oynayın. - Hiç bir zaman kapı dışarı edemiyeceğim Aşk'ı.
*
Yoldaşım, dilenci kadınım, o azman çocuğum benim! Bu bahtsız kadınlar, bu işçiler ve benim sıkıntılarım nasıl da vız geliyor sana. Gel o kaygısız sesinle katıl bize, sesin ! biricik pohpohcusu bu aşağılık umutsuzluğun.
*
Kapalı bir temmuz sabahı. Bir kül tadı var havada; yaş bir odun kokusu ocakta, - sırsıklam çiçekler, - o yıkıklığı gezinti yerlerinin, - kanalların tarlalara çiselemesi, - niçin hemen olmasın oyuncaklar ve günlük kokuları?
*
Kuleden kuleye gerdim ipleri; çelenkleri bir pencereden bir pencereye; altın zincirleri bir yıldızlardan bir yıldıza, hora tepiyorum şimdi.
*
Durmadan tütüyor yukarki gölcük. Hangi büyücü kadın batan ak güneşe gidip dikilecek? Hangi yapraklanmış menekşeler düşecek?
Kamu yatırımları kardeşlik bayramlarında akıp giderken, bir ateş gülü çalıyor çalıyor bulutlarda.
*
Güzelim bir Çin mürekkebi tadını canlandırarak, kara bir toz yağıyor yavaşça uyanıklığım üstüne. - Lâmbamın alevini kısıp yatağa atıyorum kendimi, gölgeli tarafa dönünce sizi görüyorum kızlarım! kıraliçelerim benim.
ÇEV: İLHAN BERK
23 Mart 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder