RSS

29 Mart 2010 Pazartesi

OSCAR WILDE / DORİAN GRAY'İN PORTRESİ VE DİĞER ESERLERİ

Wilde'nin yazar olarak ilk önemli başarısı, başlıca romanı Dorian Gray'in çarpıcı kesinlemelerden oluşan önsözünde “Törelere uygun ya da törelere aykırı kitap diye bir şey yoktur. Kitaplar iyi yazılmıştır, ya da kötü yazılmıştır, o kadar.” diyen bu roman, estetik görüşlerden izler taşır. Bu roman "Faust efsanesinin" bir uyarlaması olarak da görülebilir. Geleneksel Faust öyküsünden başlıca ayrımı, kahramanının çok daha bencil bir tavırla yaşamın sunabileceği tüm maddesel tadları deneyebilmek tutkusuyla sürüklenmesidir.


Dorian, Faust ile, ayartıcısı Lord Henry Wotton Mephistopheles, kendini öldüren sevgilisi Sibyl'in kardeşi de Valentine ile karşılaştırılınca roman ilginç anlamlar kazanabilir. Gerçekte çağdaş okur için bu roman Dorian'ın portresi gibi yaşlanmış bir romandır. Biçim yönünden eksikleri, anlamca yüzeysellikleri, Victoria çağı Londra'sının ilginç bir yüzyıl sonu belgesi olarak sınırlar bu romanı. Ancak doğru bir değerlendirmesi için de, “hedonist” öğretileriyle Lord Henry Wotton'u, ya da zayıflıklarıyla Dorian Gray'i eleştirmenlerin şimdiye dek yaptıkları gibi yazarın kişiliğiyle özdeşleştirmemek gerekir.


Çarpıcı bir bildiri niteliğindeki önsözüne karşın, romanın sonu töresel bir gerçekte düğümlenir: portresi değil, Dorian'ın kendisidir yaşlanan, soysuzlaşan çirkinleşen... Tutkuyla izlediği yaşama biçimi koca bir boşluğun içine getirip O'nu bırakıvermiştir. Bu bir yerde töresel gerçeğin anlamını amaçlamış oluyor.


Oscar Wilde yazar olarak asıl ününü oyunlarına borçludur. 1892'de Londra'da oynanan ertesi yıl da kitap olarak yayımlanan “LADY WINDERMERE'S FAN”, 1893'te oynanan A WOMEN OF NO IMPORTENCE , 1895'te “AN IDEAL HUSBAND”, aynı yıl oynanan “THE IMPORTANCE OF BEING EARNEST”, Londralı'ları birbiri ardına coşturan, Wilde'a hayranlığı bir çığ gibi büyüten başarıları olur.

Gerçekte bu oyunlarda yaptığı çoğunlukla,Victoria çağındaki yaygın farslarla melodramların örgüsünü izlemekten başka bir şey değildir. Bu oyunların hepsi geleneksel güldürü niteliğindedir. Wilde'ın başlıca ustalığı, bu güldürülerdeki bütün ikili konuşmaları, gözalıcı bir düşünce parıltısıyla, deyiş incelikleriyle süslemesidir.

Sürekli özdeyişlerle zeka oyunlarıyla bezenmiş, bu nitelikleri kalıplaşmaya varacak ölçüde önemli saymış bir anlatım biçimi bu güldürülerin en önemli özelliğidir. Bunlardan en başarılısı, “The Importance of Being Earnest” , İngiliz yüksek tabakasının yaşayışını, gerçek duygularla törelerin dünyasından uzak,; bütün yapmacıklığıyla, soyutluğuyla yansıtır. Ardarda patlayan gök fişekleri gibi gözleri kamaştıran parlak sözler, özdeyişler, yüksek tabaka kurallarına uygun konuşmalar, karşımızda bir anlatım biçimi oluşturur.

Bir oyunun gerektirdiği gerçek eylem derinliğinden yoksun, yüzeysel bir anlatım ustalığı sergiler... Eylem de birtakım konuşmalara olanak hazırlayacak bir etken durumuna indirgenmiştir. Bu oyunlarda kendini, yapmacık dilini özentilerini tümüyle bulan yüksek tabaka, Wilde'ı böylece bağrına basar...

Artık soylu çevrelerin gözbebeğidir.; zengindir, ünlüdür. Ağzından çıkan her söz dilden dile dolaşır, her taşkınlığı hayranlarının sayısını artırır. Wilde, çevresini daha da şaşırtmak, büyülemek, çarpıcı olmak umuduyla şımarır; eleştirmenleri paylar, yapıtlarını oynayan oyuncuları küçümser, yürekten inandığı dehasını çevresindekilere karşı baş kakıncı gibi kullanmaya başlar... Ama bütün bu aşırılıkları, uluorta böbürlenmeleri, özentili hayranlarınca çılgınlar gibi alkışlanır. Wilde'ın içindeki çocuğun çalımından geçilmez... Ama mutluluğu çok sürmeyecektir.

1891'de Lord Alfred Douglas ile kurduğu çok yakın arkadaşlık sonunda başına iş açar... Queensbury Markizi, oğlunu Wilde'ın etkisinden kurtarmak için, yakın çevresiyle birlikte O'na karşı bir tutum takınır. Yüksek tabakada Wilde'la ilgili çirkin söylentiler yayar. Wilde kendisine kara çalan Queensbury'i dava eder. Dava tersine döner, kendisi yargılanır.. İki yıl tutuklanma kararı alınır. Düşsever bir çocuğun serüven tutkusuyla, kolayca kurtulabileceği bu cezanın bile bile üstüne gider, böylece yaşamıyla bir sanat yapıtı yaratma çabası böylece bir tükeniş çizgisine girer.

Hiç yorum yok: