Yün dokumadığım için,
ha bugün ha yarın
tutuklanma buyruğunu beklediğim için
- evim her an hazır
baskınına polisin-,
kağıt bile satın alamadığım için,
kazacağım
bütün başıma gelenleri,
ve tüm sırlarımı
zeytin ağacının gövdesine,
evimin bahçesine dikili.
Kazacağım tüm
hayatımın öyküsünü,
kanlı günlerimi dilim dilim,
naralarımı, çığlıklarımı,
portakal ağacının gövdesine
ve mezar taşların.a ölülerimin.
Damla damla emdiğim
bütün acıları
silmeye yetecek
onda biri bile
gelecek tatlı günlerin.
Kazacağım bir bir
topraklarımızdan çalınan
her parçanın numarasını,
sınırını ve yerini köyümün,
köyümde eğleşenlerin yıkılmış evlerini,
kökünden sökülmüş ağaçları.
çiğnenmiş kır çiçeklerini.
Kazacağım bir bir
sinirlerimi büke büke parçalayan,
uzmanlaşmış bir sürü adamın adlarını,
ve bütün hapisanelerin adlarını,
ve ellerimi kenetlemiş
her çeşit kelepçeyi,
ve tüm dosyalarını
gardiyanlarımın,
ve üstüme boşalttıkları her küfürü.
Ve kazacağım:
«Küfr Kasım, seni unutmadım.»
Ve:
«Doruğuna çıktık kanlı dağların.»
Kazacağım sonra,
anlattıklarını
bana güneşin,
ve ayın fısıldadıklarını bana,
ve kumrunun dediklerini bana,
âşıkların terk ettiği
kuyunun başında.
Hatırlamam için iyicene,
kazacağım
ayakta, dimdik,
bütün acı günlerimi,
ve her sayfasını bozgunun,
tohumdan
dağa kadar,
kazacağım hepsini
zeytin ağacının gövdesine,
evimin avlusunda dikili.
(Çev: A. Kadir - Süleyman Salom)
28 Mart 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder