Birinci Ses:
Bizim aşık öldü.
Devrildi asfalta,
elinde ekmek,
sırtında kazma,
vın diye geldi üç kurşun,
havalardan doğru üç kurşun
buldu onu,
göremedi bizim âşık
ak şimşeğini tabancanın.
Düşünüyordu yağmuru.
İkinci Ses:
Yürekliydi, efendiydi ve de namuslu.
Aç gözlü toprağı besledi durdu,
döktü alnının terini toprağa,
döktü olanca gücünü.
Üç kurşun
geldi çakıldı ona,
sendeledi, yere düştü.
Üçüncü Ses:
Gülmeyi severdi ve çocukları,
bir de yerli tütünü,
düğünlerde dans etmesini bir de,
bir de demli çayı,
atı ve atlı hikayelerini bir de,
siyaseti, rakıyı,
bir de insanların anlattığı masalları,
kuşaktan kuşağa.
Bizim âşık, bir kaya gibi çöktü.
Bir öküzü haklayabilirdi bir yumrukta.
Ama okuması yazması yoktu.
Güzel şiirler bilirdi ama,
güzel ata sözleri.
Bir varmış bir yokmuş,
vakti zamanında ..
Vın diye geldi üç kurşun,
havalardan doğru.
Birinci Ses:
Tarlasından dönüyordu bizim âşık,
buğday ve pancar tarlasından,
elleri ılıktı, göğsü bağrı açık,
kara saçları toz içinde,
toprakla didişmişti akşama dek,
yağmura susamıştı toprak.
Geç kalmıştı bizim âşık,
güneş de ufka doğru
alçala alçala soğumuştu.
Bağırdı rüzgâr, rüzgârın kanadı ıslak:
Ey âşık! Âşık!
Âşık baktı:
Ufuk da ıslaktı.
Yürüdü, sevinçten çırpa çırpa ellerini,
havayı derin derin soluyarak,
havayı ve yolcu bulutları.
İkinci Ses:
Geçiyordu asfalt yolu
düş kurarak:
Bizim küçük kızı
nasıl donatacağım bak,
hasat bir gelsin hele,
bütün borçlarımı ödeyeceğim nasıl,
bir kemer alacağım çocuklarımın anasına,
bir şişe kolonya, bir bilezik, bir şal,
bir çatkı alacağım kendime de,
benekli.
Üçüncü Ses:
Ama tüm düşler, ey âşık, söndü gitti,
bir anda, ne varsa, her şey.
Ne senin zavallı düşün yaradı işe,
ne sonsuz cömertliğin.
Üç kurşun
buldu seni,
havalardan gelen,
yıldırım gibi
üç kurşun.
Birinci Ses:
Altı. ..
Bu yıl başından beri
altı kişi,
intikam kurşunuyle
kurban gitti.
Bu yıl başından beri altı...
İkinci Ses:
Onlar da bizim âşık gibiydi.
Toprakta çalışırdı onlar da.
Onlar da alacaklardı iyi ürün,
yavrularını giydireceklerdi onlar da,
onlar da borçlarını ödeyeceklerdi,
komuşlardı kafalarına.
Üçüncü Ses:
Altı ...
Bu yıl başından beri
intikam kurşunuyle
kurban gitti.
Bu ne engerektir,
sokulur sinsi sinsi,
bu ne engerek!
Üç Ses:
Bu ne engerek!
Bu ne engerek!
Bu ne engerek!
Uzak Bir Ses:
Söylenenlere bakılırsa,
intikam var işin içinde,
intikam, besbelli.
Bir iş var
işin içinde
söylenenlere bakılırsa,
bu işin içindeki iş
başlar bir kan çizgisinden,
asfaltın üstünde akan,
gider bir tozlu tepeciğe,
ta ortasında kentin,
ve tepede,
bir oda,
numarasız.
Koro:
Toprak koyun başının altına,
kardeşler!
Tutkundu toprağa,
anaydı toprak,
vatandı ona.
Koruyun mezarı,
onu yutan mezarı,
iyi bakın mezara,
yeşil kalsın,
hep yeşil,
kardeşler!
(Çev. A. Kadir - Afşar Timuçin)
28 Mart 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder