İlhan Berk köprüye geldiği vakit
Ortalık henüz ağarıyordu
Bir kuş delicesine uçuyordu
Bir kadın durmuş ona bakıyordu
Otelde dört kişi horul horul uyuyorlardı
Dünyada herkes uyuyordu
Dünyada yağmur yağıyordu
Dünyada üç kişi ayaktaydı
22 Temmuz 1950 Cumartesi günüydü
Sabahleyin saat beşe doğruydu
Biri İstanbul'u görmeye çıkmış belliydi
Göğsü bağrı açık elinde kağıt kalem vardı
İğne atsan yere düşmeyen İstanbul'da
Kimseler yoktu
Çıkıp gitmişlerdi o kadar insan
Sanki dünyadan.
Eminönü'yle Karaköy arası dünyada
Tam bir sis altındaydı
Gidip uzaklara doğru baktım
Bitkiler görülecek şeydi yeryüzünde.
Hava balık ve rakı kokuyordu İstanbul'da
Bir kış günüydü kendimde değildim
Uzakta bir pencere duruyordu
Ben pencereye bakıp ağlamıştım
Saat beşte ilk defa gelmiş gibiydim dünyaya
Kadın hatıralarıyla ağlıyordu
Yeni bir dünyada sarhoş uçuyordu
Kuş Üsküdar'da
Kadının kral sofrası gibi bir gençliği vardı
Kadın gençliğine sımsıkı bağlıydı
Gençliğinde beyaz manolyalar hatırlıyordu
Bir araba her zaman kapıda dururdu
Kuş hayretle Sirkeci Garına baktı
Kuşun hatırlayacak hiçbir şeyi yoktu
Her şeyi yeni görüyordu
Her şey güzeldi
Dünya dümdüzdü
Kim çalışıyor kim çalışmıyor belliydi
Bu defa daha açık görülüyordu
Yatanın yürüyene borcu vardı
Kuş daha iyi bir dünyadaydı
Yaşıyordu ve seviyordu
Dünyada bir ölecek kadar vakti olanlar vardı
Adımı gelecek günlere yazıyorum
Meserret Otelindeki dört kişi
Çalışan insanların sesleriyle uyandı
İnsanlar çalışıyordu
İnsanlar çalışırken görülecek şeydi
Dünya pırıl pırıldı
Dünyanın hiç kabahatı yoktu
Her zamankinden daha iyi görülüyordu
Kim haklı kim haksızdı
Dünyada kadınlar erkekler çocuklar vardı
Dünyada ağlayan gülen insanlar vardı
Dünyada bir İstanbul vardı ki
Safi rakı kokardı
Sabahın içinden bir pencere açıldı
Gökyüzü bir kat daha güzelleşti
Şimdi dünyanın en güzel bir göğü altındaydılar
Kadın, kuş, İlhan Berk
2 Mayıs 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder