RSS

7 Mayıs 2010 Cuma

İLHAN BERK / KEREVİZ

A: Nerde benim güllerim, sarmaşıklarım, güzel kerevizlerim?

B: İşte güllerin, sarmaşıkların, güzel kerevizlerin.

(Bir Hellen Halk Türküsü)




Bir kerevizim ben. Doğma büyüme Silivrikapılı, doğma büyüme bir surlu. Bir cumartesi geldim dünyaya, bir cumartesi yollar, sokaklar, çarşılar, bir cumartesi elden ele dünyada. Şimdi bir ozanın, yıkık, umarsız, karasevdalı bir ozanın önünde, yazılmak, günlerdir yalnız yazılmak için duran; yalnız onun için koklanan, dokunulan; yerinden edilen ve yalnız ölümü, bir yazıya, bir şiire girmek olan ölümü bekleyen (o çok uzak olmayan ölümü, değil mi ki soldu, karardı yapraklarım ve ağırlaştı, arttı kokum).

Yakın-
………...mıyorum ama, biliyorum ki bir yazıda yaşamak, bu dünyada olmak demektir. Bundan her sabah beni karşısına alan, her sabah kalemlerini açan, sıralayan, pipolarını dolduran, dizen, bu yıkıntılar, bu burukluklar adamına ses çıkarmamam. Biliyorum, ozanlar katında, onun da yeri benim gibi küçük bir yerdir. Ama alçakgönüllülüğün de bir yeri olmalı bu dünyada. Bu hele benim gibi biriyse. Bunun için işte yakınmıyorum. Hem benim gibi birinin orta halli bir şiirde yaşaması daha bir güzel değil midir? Ancak böyle daha bir insan, daha bir ben olmaz mıyım?

Sağ ol, ömrüne bereket, sevgili ozan!




SUNU


Böyle diyor bir kereviz. Şimdi benim, bu ben değersizin önünde sessiz sedasız duran. Siz ki onu İstanbul'un o çalışkan, o namuslu, o küçük insanlarının doldurduğu güzelim çarşıları dolaşıp, benim bu karanlık, yalnız, ihtiyar, bu bomboş dünyama (bu cehenneme) yazmam için getirip koydunuz. Bunu ben bir buyruk bildim. Katlanıp okuyunuz. Biliyorum size yaraşır bir biçimde yapamadım. Siz incelikte.

Bağışlayın beni.



Kül' den

Hiç yorum yok: