RSS

7 Mayıs 2010 Cuma

İLHAN BERK / SARDUNYAYA ÖVGÜ

Çin ozanlarının birçoğu gibi Cou Dun-i de lotos çiçeğini sever. Ben en çok sardunyayı severim. Cou Dun-i lotosu daha çok pislikten çıktığı halde, pisliğe hiç bulaşmadığı, arsızca büyüyüp dal budak salmadığı, sonra da kokusunu ta uzaklara değin yaydığı için sever. Ben sardunyayı büsbütün başka nedenlerden, her şeyden önce de kendini ağır satan, nazlı, çıtkırıldım bir çiçek olmadığı için severim. Bundan başka Cou Dun-i'nin tersine, çabuk dal budak saldığı, çabuk büyüdüğü, kokusu olmadığı halde, kendi kendine yettiği , sonra da acılı, cefakar olduğu için severim. Bir Akdeniz çiçeğidir ama öyle pek yer, iklim seçmez; yeryüzünü yurt edinmiş gibidir. Evcildir, daha çok küçük ev içlerinin, küçük köşe bucakların çiçeğidir. Kokusuzdur ama (bu da söz götürür ya, çünkü aslında her çiçeğin bir kokusu vardır, kimisi bar bar bağırmayı sever, kimisi de sardunya gibi kokusunu pek belli etmez) dünyanın en güzel kırmızısı, en güzel beyazı ondadır. Kırmızının bu dünyadaki bütün tonlarını kendinde toplamıştır. Bunca sevilmesine, el üstünde tutulmasına karşın, şımarık, arsız, kendini beğenmiş değildir. Dünyanın en efendi, en alçakgönüllü çiçeğidir. Gül, lale, karanfil gibi bir padişah çiçeği değildir ama, birçok kraliçenin, en başta da Kraliçe Elizabeth'in gözde çiçeklerindendir. Kraliçelerin sardunya düşkünlüğüyse onun çoğunlukça sevilmesiyle ilgili olsa gerek. Öyle ya kraliçeler halktan bütün bütün kopmadıklarını başka nasıl gösterebilirler?




SUNU


Ben Cou Dun-i'nin sardunya gibi bir çiçeği değil de, yalnız lotos çiçeğini sevmesini, bir ona bağlanmasını anlamam ama, onun da hakkını yemem. Değil mi ki o da benim gibi özentisiz, kendi halinde, sıradan çiçekleri sever. Dahası, değil mi ki o da benim gibi küçük konuların adamıdır, o halde onu nasıl hor görebilirim? Hem bizim gibi küçük konuların adamları ne kadar azdır bu dünyada. Bunu olsun (hiç olmazsa) nasıl bilmemezlikten gelebilirim? Bu denli nasıl katı olabilirim?

Hiç yorum yok: