İlhan Berk
Gösteri / Sayı: 169
Michel Foucault dilin yorum gücünün şiire Mallarme ile girdiğini yazar.
Gerçekten de Mallarme'ye gelene değin Fransız şiiri (Yalnız Fransız şiiri mi? Amerikan şiiri de Poe'ya değin -bunu İngiliz, Alman şiirine de uzatabiliriz-) öyküye, olaya, anlatıya, kısaca söze dayalı şiiri en uç noktaya getirmiştir (Hugo, Lamartin, Vigny vb). Romantikler nerdeyse dile, dilin yorum gücüne eğilmemişler, bakmamışlar, onu yalnız tüketim aracı olarak görmüşlerdir. Böylece de dil hızla tek anlamın alanına sürülerek varlıksızlaştırılmıştır. Dilin bir varlık sorunu haline gelmesi simgecilerle olmuştur. O güne değin tek anlamla yetinilirken, çok anlamlılık şiirin yalnız varlık biçimi olarak kalmamış, şiiri düzyazıdan ayıran ilkelerden biri de olmuştur.
Öte yandan, Mallarme, Poe, Hopkins ile dil yalnız yorum gücü kazanmakla da yetinmemiş, yepyeni boyutlar, anlamlar da kazanarak modem şiiri hazırlamıştır. Şiirin atardamarı olan aşılamanın (telkin) her şey demek olduğu da böyle anlaşılmıştır.
Bizim şiirimizde bu anlamdaki değişim de Ahmet Haşim'e nasip olmuştur:
PARILTI
Âteş gibi bir nehr akıyordu
Ruhumla o ruhun arasından;
Bahsetti, derinden ona halim
Aşkın bu onulmaz yarasından.
Vurdukça bu nehrin ona aksi
Kaçtun o bakıştan, o dudaktan,
Baktım ona, sessizce uzaktan
Vurdukça bu aşkın ona aksi.
(Ahmet Haşim)
"Çam ağacını öğrenmek istiyorsanız
çam ağacına, bambuyu öğrenmek
istiyorsanız bambuya gidin.
Kanılarınızı bir yana bırakın.”
(Matsuo Başa, “Kuzeye Giden İnce Yol”, Yapı Kredi Yayını)
Şiirle buluşmamız (ki “mucize” ile buluşmadır bu) ner’deyse dünyaya yeniden gelmektir. Bu da her şeyi yeni görüyor, dokunuyor, öğreniyor demektir. Bu tavrı da koymaktır. Bu gene şimdiye değin dünya, insanlar, nesneler üstüne bütün bildiklerimizi bir yana atarak, ondan bakmaktır. Öte yandan, bunun aynı zamanda büyük bir boşluğa düşmek; arda emeklemek, bocalamak olduğu da açıktır. (Değil mi ki dünyaya yeni geliniyordur). Hem şairler dünyanın yeni sözlüğünü yazmak için bunu her seferinde üstlenmişlerdir. Yazmak istenilen şeyle araya başka hiç mi hiç bir şey sokmamak; yalnız onunla olmak, onu görmek, onu yaşamak; ondan ayrı düşmemek için buna gerek vardır. Şiiri çırılçıplak karşılamak!
Şairler şiirle her buluşmada bunu yaşarlar.
9 Mayıs 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder