RSS

22 Haziran 2010 Salı

EUGENE MONTALE / ENTELEKTÜEL

Entelektüel, Verdi'nin mesleğini ancak ilerlemiş yaşında öğrenebildiğini ve Falstaff gibi bir şaheseri ihtiyarlığında yaratabildiğini düşünür.

Entelektüel saf müziği tercih eder. Özellikle de ismini sert damak sesini vurgulayarak telaffuz ettiği Bach'ın müziğini...

Entelektüel Komünist Parti'den ayrılır, fakat partiye hiç katılmamış kişilerin haklı olabileceklerini asla kabul etmez...

Entelektüel bazen kendini Verdi'yi yeniden keşfetmek durumunda bile bulur... Ama o zaman zayiat daha da büyük olur...

Entelektüel, modern şiirin insanlıktan yoksun olduğunu düşünür... ama soyut resme eğilimi vardır.


Entelektüel sonuçta modern şiirin son derece insanca olduğuna hükmeder... işte o zaman durum tam bir felakettir.

Entelektüel, Palyaço'nun girişiyle Neşe'ye Övgü'yü karıştırır... ama İtalyanca'nın müziğe pek yatkın bir dil olmamasına yanar.

Entelektüel, fildişi kulesinden çıkmaya karar verir. Neyse ki kimse farkına varmaz.

Entelektüel sanatın “kendisi kavrasın” diye varolduğu kanısındadır. Sanatın halk için olduğunu düşünüyorsa vay halimize...

Entelektüel, dolarla maaş hayali kurar... ve “Avrupa ya birleşir, ya yok olur” diye buyurur...

Entelektüel dolarla maaş alamaz... ve “Batı' nın çöküşü yakındır” diye buyurur.

Entelektüel baleden, on iki ton müziğinden ve B vitamini içeren aperatiflerden hoşlanır. “Ama kokteyl lütfen sek olsun.”

Entelektüel; düğmeleri çomak biçiminde beyaz bir kaftan giyer ve Paris'in tam bir dekadans içinde olduğunu anlatır.Olabilir ama asıl dekadans Paris O'nu düşünseydi görülürdü...Maalesef bu ara sıra görülür. “Ama St. German-des- Pres yine de dokusunu koruyabilmiş..."

Entelektüel, artık entelektüellikten vazgeçmek gerektiğini beyan eder..

Entelektüel, İsviçre'nin sıkıcı bir ülke olduğunu beyan eder.

Entelektüel, İngiltere'de yemeklerin aslında o kadar da kötü olmadığını beyan eder.

Asla sütlü kahve içmez; güne bir Çin çayı ve bir grapefruit'la başlar..

Entelektüel kendisine bir ikinci meslek arar...Peki ya birincisi?..

Entelektüel Prag'a ve Varşova'ya giderek özgürlüğü savunur.. Sorgulanırsa zorlandığını belirtir.

Entelektüel edebiyat ödülü kazanmaz.. Ve bütün ödüllerin bir mafya olduğunu iddia eder.

Entelektüel bir de edebiyat ödülü kazanır.. ve mafyanın iyi yanları olduğunu kabul eder... (Dolce Stil Novo şairleri bile bu çetenin içindeydiler.)

Entelektüel kimsenin okumadığı şiirler yazar.. ve çağımızın şiire uygun olmadığı görüşünü çıkarır..

"Yazık ki neo-faşist hareketin büyük bir lideri yok.."

Entelektüel kitaplarını satamaz.. ve devletin müdahele etmesini bekler..

Entelektüel, kendisiyle ilgilenmeyen eleştirmenlerin sanatçı olamamış, başarısız kimseler olduklarını beyan eder.

Entelektüel, yeni-gerçekçiliğe yazılır.. Çünkü burjuvazinin nefesi tıkanmıştır. "Ama insanoğlunu baştan yaratmak gerekir."

Entelektüel başka dillere çevrilmiştir ya da çevrilecektir.. Yayıncısı kitaplarından birini satmayı başarmıştır...

Entelektüel, devletin sanata karışmasını kabul edemez.. ama tiyatro ve sinemaya devlet desteğinin az olmasından yakınır.

Entelektüel, İtalyan Akademisi'nin tekrar kurulmasının iyi olacağı kanısındadır..

Entelektüel, halk yığınlarından nefret eder.. ve "giriş yasağının" iyi tarafları olduğunu düşünür.

Entelektüel, bugün yaşasa Shakespeare'in sinemacı olacağını anlatır. O yaşamadığına göre, kendisi sinemacı olmayı ister...

Entelektüel bir randevuya, elinde bir deste gazeteyle gelir.. geciktiği için özür diler ve "bir yere gitmesi gerektiğini" belirterek izin ister..Nereye gitmektedir?.. Bu konuda bir tahmin yarışması açılır.”

Hiç yorum yok: