RSS

19 Şubat 2011 Cumartesi

ARTHUR RIMBAUD / ERDOĞAN ALKAN

ARTHUR RIMBAUD
ILLUMINATIONS / Önsöz / Erdoğan Alkan

Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık / Şubat 2001




ARTHUR RIMBAUD
(1854-1891)

Jean-Nicolas-Arthur Rimbaud, Fransa'nın güneyindeki Charleville adlı küçük bir kentte doğdu. Dik başlı, zorba ruhlu bir kadın olan annesi daha Rimbaud doğmadan babasını evden kaçırmıştı. Ozanın çocukluk yaşamı baskılar ve kasabanın tekdüzeliği içinde geçti.

İlk şiirlerini yazdığında on beş yaşındaydı. Öğretmeni Izambard ona her yönden yardımcı oluyor, ünlü yazarların betiklerini tanıtıyordu. On altı yaşında evden kaçtı; köy köy, kent kent yayan dolaştı. Bu kaçışlar yinelendi.

Verlaine'e yazdı, şiirlerini gönderdi. Verlaine'den coşkun bir yanıt aldı. Zühal Şiirleri ve Çapkın Törenler'in ozanı onu Paris'e çağırıyordu. Rimbaud cebinde Esrik Gemi, Paris'in yolunu tuttu.

İki ozan Paris'te başıboş bir yaşam sürmeye başladılar. Zamanlarının çoğu meyhanelerde geçiyordu. Rimbaud'yla eşcinsel ilişkisi yüzünden Verlaine'in karısıyla arası açıldı.

Rimbaud ve Verlaine önce Belçika, daha sonra Londra'da birlikte kaldılar. Kavga ettiler, barıştılar, yeniden bozuştular. Verlaine Belçika'da Rimbaud'yu vurdu ve hapse düştü. Artık araları tümüyle açılmıştı. Cehennemde Bir Mevsim ve Illuminations ozanı, şiirin kuyruklu yıldızı yazını bırakıp kendini yollara vurdu. İtalya, Hollanda, Avusturya, Almanya, İsveç ve Norveç yolculuklarından sonra Kıbrıs üzerinden Afrika'ya yöneldi. Habeşistan'da silah kaçakçılığı, köle tecimi (?) yaptı... Ayağında, bacağında kanser tümörü çıktı. Marsilya'da bacağı kesildi, bir süre sonra da öldü. Otuz yedi yaşındaydı.

Yirmi bir yaşında şiiri bıraktı. Dört yıl şiir yazdı ve ölümsüzler betiğinin ilk sayfalarında yer aldı.



RİMBAUD ŞİİRİ

Rimbaud'un şiir sanatını yorumlamak için, önce ozanın yaşadığı dönemdeki toplumsal, kültürel ve sanatsal ortamı tanımak gerekir.

Rimbaud şiir yazmaya başladığı yıllarda Fransa'daki sanat dünyasına Romantizm ve Parnasse Okulu egemen. Öte yandan Sembolizm de filizleniyor. Kapsam yönünden şiirde, sanat sanat içindir, "saf şiir" (poesie pure) ağır basıyor. Bazı şairler toplumsal sorunları, işçi sorunlarını işliyorlar ama şiirleri ağırlık koyacak güçte değil. Roman ve öykü zaman zaman toplumculuğa, "realisme"e yöneliyor. Ne var ki, bu "realisme" ayrıntı gerçekçiliğinden öteye gidemiyor.

Çağın sanat akımlarını şimdi biraz daha yakından izleyelim.

Hiç yorum yok: