RSS

28 Şubat 2011 Pazartesi

VINCENT Van GOGH, Theo'ya Mektuplar

Şubat 1889


Sevgili Theo,

Kafam yerinde olmadıkça senin tatlı mektubuna cevap vermeye uğraşmam boşuna olurdu. Şimdilik bugün gene eve dönebildim, umarım ki temelli olacak.

Kendimi büsbütün normal hissettiğim nice anlar var ve demek isterim ki benim rahatsızlığım buraya özgü bir hastalıksa, burada kalıp rahat rahat beklemeli geçmesini, bir daha nüks etse bile (ama dileyelim ki bir daha olmasın).

Sana ve Dr. Rey' e şunu iyice söyliyeyim ki yarın öbür gün (şimdiye kadar düşünüldüğü) gibi Aix'e gitmem doğru olursa, peki derim, önceden razıyım gitmeye.

Ama ressam ve sanatçı olduğuma göre, hiç kimse, giderek ne sen ne de hekim bile bana haber vermeden, benimle danışmadan kendi kendinize böyle bir şeye karar veremezsiniz. Bir de şimdiye kadar çalışmamda bilincimi hiç yitirmediğim için, benim için en iyisinin ne olduğunu söylemek hakkımdır (ya da hiç olmasa bile bir fikrim olmak), atölyemi saklamalı mı yoksa büsbütün Aix' e mi gitmeli buna ben karar vermeliyim.

Böylece taşınmanın masraf ve zararları elden geldiği kadar önlenmiş olur ve ancak tam bir zorunluluk varsa yapılır.

Diyorlar ki bura insanlarının bir efsanesi varmış, bu yüzden resimden korkarlarmış, son zamanlarda şehirde bunun sözü geçmiş. Peki, ben Arabistan’da da aynı şeyi biliyorum, ama gene de Afrika’da birçok ressamlar vardır, değil mi ya?

Demek ki biraz direnmeyle yenilebilir bu ön yargılar, bu boş inançlar, hiç değilse insan gene de sürdürebilir resim işini.

Aksilik şu ki ben başkalarının inançlarından etkilenmeye, saçma gibi görünen inançların arkasında gizlenen gerçeği gezerek derinden duymaya eğilimliyim, boş veremem bu inançlara.

Gauguin de öyle ya, o da burada olduğu sürece belli belirsiz bir rahatsızlığın etkisinde ve yorgundu, sen de farkına varmış olacaksın bunun.

Ama ben bir yıldan çok bir zamandan beri burada olduğum ve (kendim hakkında, Gauguin hakkında) ve genellikle resim hakkında söylenebilecek ne kadar kötülük varsa hepsini duyduğum için, aldırmıyorum, en iyisi her şeyi olduğu gibi almak ve sonucu burada beklemektir diyorum.

İki kez tımarhaneye gittim artık, bundan daha kötüsü gelemez ya başıma.

Benim için buranın iyiliği şu ki, Rivet'nin dediği gibi «herkes deli burda», böylece yalnız duymuyorum kendimi hiç olmasa.

Sonra, biliyorsun ki Arles'ı çok seviyorum, her ne kadar Gauguin "Arles Güneyin en pis şehridir" demekle yerden göğe kadar haklı ise de.

Komşularımdan çok da dostluk gördüm üstelik, M. Rey öyle, hastanede herkes öyle, o kadar ki resim ve ressamlar üstüne akla hayale sığmıyacak ön yargıları olan, hiç değilse bu konuda bizler gibi aydın ve gerçekçi bir görüşe varamayan bura insanlarının iyiliklerini unutmaktansa, hep burada hasta olmayı isterdim.

Bir de tanıyorlar şimdi beni hastanede, ve gene başıma gelirse, sessizce geçiştirilir, hastanede ne yapacaklanm bilirler hiç olmazsa. Başka hekimlerin eline düşmeyi hiç istemiyorum doğrusu, buna lüzum da görmüyorum. (1)



(1) Şubat ayı içinde Vincent'nın sağlık durumu ağırlaştı. Kendisini zehirlemek istediklerini kurmaya başlamıştı. Arles'dan haber alamayan Theo telgraf çekti ve 13 Şubatta Dr. Rey'den şu cevabı aldı: «Vincent çok daha iyi, iyileştiririz umuduyla burada alıkoyuyoruz, merak etmeyin şimdilik.» Birkaç gün sonra Vİncent'nın bir mektubu Theo'nun eline geçti.

Hiç yorum yok: