RSS

28 Şubat 2011 Pazartesi

VINCENT Van GOGH, Theo'ya Mektuplar

Ekim


Mektubuna teşekkür, ama bekleye bekleye bir hal oldum bu sefer: param perşembe günü bittiğinden, pazartesi öğleye kadar olan zaman bir türlü geçmedi. Bu dört gün yirmi üç fincan kahve ve parasını daha ödemediğim birkaç ekmekle yaşadım.

Suç sende değil, eğer varsa bendedir: Tablolarımı çerçeveler içinde göreyim diye çılgına döndüm ve bütçeye göre fazlaca çerçeve ısmarladım, oysa bir aylık ev kirası ile hizmetçinin aylığı da vardı ödenecek. Bunlar şimdi de tüketecek beni, çünkü tuval alıp kendim hazırlamam lâzım, Tasset'ninki daha gelmediğine göre. N e olur hiç vakit geçirmeden sor ona gönderdi mi ?... 2,50 franklık 10 metre ya da hiç olmasa 5 metre adî tuval olacak.

Canım kardeşim, ben aldırmazdım, ama bu işler seni de baskı altında bırakıp üzüyor bu son zamanlar. Ama sanırım ki etütlerimi görsen, bana hak verirdin havalar güzel gittikçe böyle hızlı çalışıyorum diye.

Hoş bu son günler mistral gene insafsızca esti, kudurmuşçasına süpürdü kuru yaprakları. Ama gene de bu havayla kış arasında çok güzel günler, baş döndürücü renkler olacak, işte o zaman da var gücümüzle çabaya girişmeli. Çalışmaya öylesi ne daldım ki duramıyorum birden. Ama merak etmeyin, havalar bozunca durmak zorunda kalırım.

Zaten bugün de, dün de, evvelki gün de öyle.

Sen de Thomas'ı kandırmaya çalış. Bir şeyler yapar o. Bu hafta için cebimde kaç para kaldı biliyor musun, hem de 4 günlük oruçtan sonra? Tam 6 frank. Oysa bugün pazartesi, senin mektubunu aldığım gün.

Öğleyin yemek yedim, ama bu akşam bir parça kuru ekmekle yetinmem gerekecek.
Hepsi ya eve ya da tablolara gidiyor. En az üç hafta var 3 franklık bir kadeh dikmeye gidemedim...

Çok sıkışık değilsen, gecikme, bir altını ve tuvali göndermekte gecikme.

Perşembeden beri o kadar dalmışım ki, perşembeden pazartesine yalnız iki yemek yedim, ondan başka yalnız ekmekle kahvem vardı, üstelik de kahveyi veresiye içmek zorunda kaldım, bugün ödemem gerekiyordu. Onun için, mümkünse, gecikme.

Hiç yorum yok: