RSS

12 Mart 2017 Pazar

ARAGON VII



SANA SEVGİM


Sana sevgim o sana benzer
Aşk içiçe gök ve cehennem
Uçtuğu anda sönüvermiş
Kül gibi hafif bir ateş hem

Sana sevgim o koşan maral
Parmaklardan akıp giden su
Hem susuzluk hem kaynaktır o
Hem kaynak hem de susuzluğu

Sana sevgim o bölen beni
Olup zaman bildiren kılıç
O tanrısal birlik yine de
Tek bir günü otuz yıl kılıp

Sana sevgim sevgim o pınar
Ve dibinde parlayan yüzük
Sevgim kestane ormanında
O fır dönen al sincap küçük

Acıdan can verip dirilmek
Bulur bulmaz yitirmek seni
Uyuma korkusu belki o
Ancak düşte görmekten seni

Kahrolma korkusu ilgisiz
Ve rasgele bir söz olmaktan
Ve dalgın bir tavır ve bir el
Gazeteyi alan ya da atan

Ne varsa deneriz boyuna
Ne tutku yarar ne şu ne bu
Boyuna yeni bir bunalım
Ortaya kor başka sorunu

Gök maviliğince dipsizdir
Bu uçurum uçsuz bucaksız
Sever mi ki ölçen kimseyi
Sevdayı kollarıyla yalnız

Ne yitip gitmeye hakkım var
Ne de yorgun olmaya benim
Sana taht olmuşum erk sana
Hep orda olmak sana sevgim

Sana sevgim kalayım ister
Temiz çarşaf gibi yatakta
Kenarına markan işlidir
Kokar burcu burcu lavanta

Neyim ki ben o harften fazla
Bin simgenden biriyim işte
Sarhoş kalan boşalmış kadeh
Kenarına dudak değmiş de
Çev: Said Maden


BÜTÜN SÖZLERİNİ DÜNYANIN


Bütün sözlerini dünyanın vermiş olacağım zaman sana hep birden
Bütün Amerika ormanlarını gece göklerini biçmeyi bütün
Vermiş olacağım zaman ben sana o parıldayanı gözün o görmediğini
Bütün ateşini yeryüzünün bir gözyaşı kadehinde
Nuh öncesi tür1erin erkek tohumunu
Acılar kaleidoskopunu vereceğim zaman ben sana
Küçük bir çocuğun elini
Çarmıha gerilen yüreği çarklara gerilen kolları bacakları
Derisi yüzülenleri işkence kütüklerinde
Bilinmez sevdaların deşilmiş mezarlığını
Yeraltı sularının sürüp götürdüğü her şeyi samanyollarını
Kocaman haz yıldızını en düşkünde en zavallıda
Boyamış olacağım zaman ben senin için bu silik görünümü
Panayırlarında çiftlerin resim çektirdiği bu silik görünümü
Senin için rüzgârlarca ağlayıp sazımın tellerini koparırcasına söyleyip
O kara âyinini sonu yok Tapınma'nın
İlençleyip ruhumu da yüreğimi de
Geleceğin sövüp kutsallığına sürüp geçmişi
Yapmış olacağım zaman bir çalgı bütün hıçkırıklardan
Senin dolapta unutacağın bir çalgı .
Artık hiç bülbül kalmayacağı zaman ağaçlarda hepsini fırlaya fırlata ayaklarına
Çılgın bir kafada yeterli iğretileme kalmayacağı zaman bir kâğıtbastıracağı yapmaya
Yorgunluk duyacağın zaman o sana adadığım korkunç tapınmadan ölmeye
Artık ne sesim olacağı zaman ne karnım ne yüzüm ne çivilere yer kalmayan ellerim ayaklarını
Bütün sözleri insanoğlunun kırmış olacakları zaman camlarını parmaklarımda
Ve dilim ve mürekkebim kupkuru kesileceği zaman bir deney istasyonu gibi gezegenlerarası füzelerin
Ve arkalarında bırakmayacakları zaman denizler tuzun o köreltici beyazlığından başka hiç bir şey
Öyle ki güneş susuzluktan kavruluncaya ve ışık gidip gelinceye kadar o tuz billûrları döşemesinde
Şist söndürene kadar şekilsiz gökkubesini varlıksa tüketmiş olunca bütün değişimleri en sonunda

Senin için yaratacağım gülü

DAHA ŞİİR DİLİYLE


Daha şiir diliyle konuşuyordum ki ben
Bir de baktım yavaşça uyuyuvermiş meğer
Yeşil mersinler altında kısılmış bir fener
Ömür kovuğumuzda bir ev gibi gölgeden

Yanağı ilkyazına kavuşmuş dinlenişin
Ey bir yelken düşüne konmuş ağırlıksız ten
Gözleri bir gök olmuş yıldızlar saatinden
Ve teni bir barınak olmuş genç bir kan için

Aklanına dönüyor masallarının işte
Kapıldığı kimbilir ne uzak simgeler var
Balodur bunlarsa hep ve kızaklardır ve kar
Geceyi tapılası kollarına çekmiş te

Görüyorum kımıldar eli Ağzı da Demek
Duruşu tıpkı sessizliğin ilerlemesi
Bütün çocukluğuyla kaçmaksa neyin nesi
Adımlarıma yasak gizli bir ülkeye dek

Yalvarıyorum kendi adanıza sevgilim
Öldürücü ve çılgın kıskançlığım adına
O seçtiğin eğimin gitme çok uzağına
Titrek bir söğüt gibi yanına dinelmişim

Gözlerinde uykuyu görmek ölümden beter
İçim içimi yiyor dinlediğim yürekten
Sevgilim dur sevgilim düşünde yolunda sen
Bilincini ver bana harika acımı ver
Çev: Said Maden


KUMARA YATIRANLARDAN
DEĞİLİM
BEN EVRENİ



Kumara yatıranlardan değilim ben evreni
Ben insanoğlunun o gamlı ulu sürüsündenim bütün bütüne
Hiç görülmemiştir fırtınadan kaçtığım
Kollarımla bastırdım yangını her seferinde
Hendeği de bilelim savaş arabalarını da
Güpegündüz sakınmadan söyledim en ters düşüncelerimi
Ve geri çekilmedim suratıma tükürmeye geldiklerinde
Alnı damgalı yaşadım
Bölüştüm kara ekmeği ve herkesin gözyaşlarını
Çıktıysam sadece kendi kuleme çıktım

Kuşatılmış ülkemi elimden alan torpido avcısı gemide
Taburların ağırlığı altında ha battı ha batacak bir gemiyle döndüm oraya
Köprüsünde tekdüzen şarkılar söylüyordu büyük Atlas savaşçıları
Aldım acılıktan payımı
Taşıdım mutsuzluk kısmetimi.
Benim için hiç bitmedi bu savaş
Halkımın kolu kanadı budanınca böyle hep
Hâlâ duyuyorum kulağımı yere dayasam
Sağır bir dünyanın gerisinden geçip gelen o korkunç uzak iççekişleri
Yok uyku yüzü gördüğüm kapasam gözlerimi sürüp gidecektir bu böyle
Unutmayın bunu
Ama yüzyılın öyküsü ve zamanın dayanılmaz yarası
Cüzam kolera iskorbüt açlık
Ne kanlı uğraşılar orduların yürüyüşünde
Ne kadırga küreklerinde paralanmış kollar
Maskara edilen kadınla erkek dilleriyle gönülleriyle
Soysuzlaşan her büyüklük ve geri çevrilen sözcükler küstahça ağıza karşı
Saldırılan her müzik
Ödenen her ışık göz pahasına
Kesik elin her okşayışı
Bütün bunlar kıyaslanabilir yüzümün anlatımıyle

Titremesiyle gözkapağımın
Seğriyen ufak kasla yanağımın derisi altında
Bedenimin oynayıp devinmesiyle
Gözyaşı salgılarıyle bükülen dizle koparılan çığlıklarla
Beni sarsan hastalık ateşiyle
Alnımın teriyle
Ama suratımın meşini görünüşümün sepilenmiş kayışları altında
Başka bir şey var onsuz taşlar arasında taşa dönerdim
Ambarlar dolusu buğday içindeki bir tane
Kendi zincirimden bir bakla
Başka bir şey dolaşan kan gibi yoğaltan ateş gibi
Başka bir şey düşünce gibi alında
Dudakta söz gibi
Yaşamaktan elde edilmiş tanrısal soluk gibi
Yaşamamdır bu benim
Sensin faciam benim
İç sahnem o büyük o izin verilen oyunum benim
Sokağın üstümüze kapanınca kapısı
Böylece sessizliğin o yaman altın kordonu içinde eğik olarak
Büyük ve kızıl titremesi kalkar en sonunda perdenin
Çev: Said Maden

Hiç yorum yok: