RSS

28 Mart 2010 Pazar

FATVA TUKAN / DOĞU KIYISINDAKİ YAVRULARA MEKTUP

Sevgili çocuklarım,
ırmağın karşı kıyısındakiler,
canım yavrularım,
size öyküler anlatacağım,
yepyeni, taptaze öyküler.
Denizci Simbad’ın öyküsü değil ama,
Alaattin’in lâmbası’nı bulan balıkçının öyküsü değil,
Kamal Az-zaman ve Sultanın Kızı öyküsü değil,
yepyeni, taptaze öyküler bunlar.
Ama korkarım, öykülerimin hepsini anlatamam,
belki dünyanızın ışıklarını boğarım,
belki ürkütürüm çocukluğu,
bulandırırım belki barışı, duruluğu,
masumluğun kıyılarında.

Esir düşenlerin, zındana girenlerin, zındancıların anlattıklarını
sayıp dökemem, korkarım,
nazilerin, nazizmin ettiklerini sayıp dökemem, korkarım.
Belki karartırım küçük dünyanızı,
belki körpecik dünyanızı karartırım.
Bu öyküler öylesine korkunç,
bu öyküler öylesine uğursuz ki,
ihtiyarlatır birdenbire çocukları.

Sormayın sakın, çocuklar, nasıl ve ne vakit bitecek
dört diyara serpilip saçılmanın öyküsü,
her şeyden, ama her şeyden yoksun kalmanın öyküsü
nasıl ve ne vakit bitecek
sormayın.

Sizce bir anlam taşımaz
size vereceğim karşılık.
Büyüyün hele, canım yavrularım, büyüyün.
Bizim gibi ağır yükler taşıyacağınız günler verecek
o karşılığı size
yıkımın ve acıların yollarında,
o günler anlatacak amacını her öykünün.
Siz de savaş destanlarında yaşayacaksınız o zaman.

Çok eski bizim tarihimiz,
savaşın başından geçenler çok eski.
işte o vakit bileceksiniz, canım yavrularım,
dört diyara serpilip saçılanlar
ne vakit ve nasıl kavuşurlar birbirlerine,
dağılmanın, yoksunluğun öyküsü ne vakit biter,
nasıl erer sona.



(Çev. A. Kadir - Süleyman Salom)

Hiç yorum yok: