RSS

27 Mart 2010 Cumartesi

SAMİH EL KASIM / İŞSİZLİK PAZARINDA SÖYLEV

Yitireceğim belki de her şeyimi,
satacağım giysilerimi belki de,
senin paşa gönlün dilerse,
satacağım yatağımı yorganımı.
Taş ocaklarında çalışacağım belki de,
hamallık edeceğim belki de, lâğımcılık, çöpçülük.
Arpa tanesi arayacağım belki de bokların içinde.
Belki de çıplak kalacağım, aç kalacağım.
Ama hiç bir zaman oturmayacağım pazarlığa seninle,
ey güneşin düşmanı,
sıkacağım dişimi, dayanacağım,
son damlasına dek kanımın


Belki sen, şu bir karış toprağımı da alacaksın bir gün,
atacaksın belki de gençliğimi zındana,
neyim var neyim yoksa atalarımdan kalma,
yağma edeceksin belki de hepsini,
kabımı kacağımı, küplerimi, hasırımı, kilimimi, sedirimi.
Yakacaksın belki de kitaplarımı, şiirlerimi.
Yem edeceksin belki de vücudumu kurda kuşa.
Belki de ölüm saçan korkuluğu dikeceksin köyümüze.
Ama hiç bir zaman oturmayacağım pazarlığa seninle,
ey güneşin düşmanı,
sıkacağım dişimi, dayanacağım,
son damlasına dek kanımın.


Belki de söndüreceksin bütün ışıklarını gecemin,
koparacaksın anamın sıcak koynundan belki de beni.
Bozacaksın tarihimi belki de, edeceksin allak bullak.
Maskeler takacaksın belki de aldatmak için dostlarımı.
Dört yanıma duvarlar öreceksin belki de, kalın, yüksek.
Belki de çarmıha gereceksin beni bir gün
karşısında bir sürü hergelenin.
Ama hiç bir zaman oturmayacağım pazarlığa seninle,
ey güneşin düşmanı,
sıkacağım dişimi, dayanacağım,
son damlasına dek kanımın.


Ey güneşin düşmanı,
limana bak, limana!
Sandallara, çiçeklere, bayraklara,
gırtlakları paralayan sevinçlere,
uğultulara, şarkılara,
kasırgaya meydan okuyan yelkenlere!
Odiseus'tur bu gelen
yoksunluklar denizinden,
benim sürgün halkımın
güneşidir bu gelen.
Halkımın gözleri kör olsun ki,
ey güneşin düşmanı,
hiç bir zaman oturmayacağım pazarlığa seninle,
sıkacağım dişimi, dayanacağım,
son damlasına dek kanımın,
son damlasına dek,
son damlasına!

(Çev. A. Kadir - Afşar Timuçin)

Hiç yorum yok: