Ağır ağır.
Çekiyorum ışığı
sislerinden gecenin, karanlıklarından,
çekiyorum
ince iplikler gibi.
Sabır veriyorum düş limonluklarına,
sellerin fışkırdığı.
Kurutuyorum
bir göz yaşı mendiliyle
kardeşlerimin çığlığını.
Dikiyorum
en seçkinlerini bitkilerin
kızgın kumların ortasında,
dikiyorum
berduşlar için,
evsiz barksızlar için,
yurtsuzlar için,
mutluluğun, özgürlüğün ağacını
ve eşitliğin.
Bir gün eğer
yürüdüğüm yollarda gelirsem
kayalarla, dikenlerle burun buruna,
belki başım düşer,
ama yankım
devam eder yoluna.
Ağır ağır.
Kibrit değilim ben,
tek bir kez ışıldayıp
hemen sönen.
Ben benzerim
büyücülerin uçurttuğu
alevlere.
Ta beşikten mezara
dek ışık saçarım.
Dedelerimin beşiğinden
torunlarımın mezarına dek
yalım yalım
yanarım.
Ben karıncalar gibiyim,
gücünü hiç bir vakit yitirmeyen.
Sınırsız, uçsuz bucaksızdır soluğum,
uzar gider
ta sonsuza dek.
Ağır ağır.
Tarih gitmeli
yapa yapa ödevini.
Hep böyle yürümeli,
bizim yürüdüğümüz gibi.
Ezenlerin, zalimlerin
kararlaştırdık sonunu.
Yarattıkları yası ödeteceğiz onlara.
Çekeceğiz hep böyle,
bizi asmak için
hazırladıkları ipleri.
Çekeceğiz
boğuncaya kadar onları.
(Çev. A. Kadir - Süleyman Salom)
28 Mart 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder