TDK’NIN ŞİİR ÖDÜLÜNÜ KAZANMASI ÜZERİNE
“………………………………….”
"Bana kalırsa, ozanın diyalektiği ne yalnız kendisiyle, ne yalnız toplumsal koşullarıyla belirlenmiş; bu işin, handiyse cosmique diyebileceğim evrensel bir yanı var: Evren, evrenin içinde doğa, doğanın içinde toplum, toplumun içinde ozan diyorsak, ozanın duyargalarıyla toplumdan olduğu kadar, doğasından ya da evreninden duygu ve izlenim birikimleri de aktaracağını benimsemek zorundayız.
"Başlayan günün geceyi de içermesi, yazın içinde kışın da gelişmesi cosmique (evrensel); tohumun ormanı taşıması doğal çelişkilerdir demek; sonra da toplumsal çelişkileri bir başına varmışlar gibi bunlardan soyutlamaya kalkışmak, dogmatisme'i en kaldıramayacak bir yöntemin uygulanmasında basbayağı dogmatisme yapmaktır.
"Bilmiyorum beni şiir evrenimi uzay ufuklarına değin genişletmeye, bir yandan birey içi karşıtlıkları yansıtmaya çalışırken, öte yandan evrensel çelişkilerin kıvılcımlarını biriktirmeye iten bu düşünceler midir? Yalnız insancıl bir şiir estetiğinin ancak evren içindeki yerine oturunca büyüyebileceğini anlayalı, Türk toplumcu şiirine slogan ve günlük siyasal eylem çizgisini aşan derinlemesine bir diyalektik, bir macro-cosmos boyutu getirmeye çalıştığım doğrudur. Oluyor olmuyor, başarıyorum başaramıyorum, o ayrı sorun; önemli olan, toplumcu estetiğin imgesel yöntemi içersinde, maddenin sıfırdan sonsuza gelişme sürecini, kasaba politikacısı ya da bilgiç fıkra yazan ukalalıklarına düşmeden vermek zorunluluğunun ortaya konması ve anlaşılması!
"Hem bu, bir başka şey daha getiriyor; sınıflar, toplumlararası çelişkilerin yanı sıra, şiir içeriğinin uygarlıklar arası çelişkiler düzeyinde genişlemesi: O zaman, insan var olalı şiire girmiş, ölüm, sevi, çoğalmak, geride iz bırakmak sorunları, hem toplumsal boyutları içindeki yerlerini alıyorlar, hem de evrensel ve tarihsel gelişme süreçleri içindeki aşamalarıyla, bu aşamaların baş döndürücü çelişkileriyle görünüyorlar.
"Nasıl bireyin iç çelişkilerinin estetiğine diyalektik yaklaşım bireycilik değilse, insanı uygarlıktan uygarlığa kovalamış kalın ve aşınmaz. sorunların kördüğümüne diyalektik yaklaşım da metafizik değildir. Tam tersine, nedense belirli bir zaman ve yer için önerilmiş, belirli bir toplumsal çözümün dogmatigue'ine indirgenmiş şiirin, yöntemin gereği ve görevi olan evrensel dinamiğe yükseltilmesidir."
TÜRK DİLİ, 1 Aralık 1974
24 Nisan 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder