RSS

28 Nisan 2010 Çarşamba

İLHAN BERK / DÜN DAĞLARDA DOLAŞTIM EVDE YOKTUM 2

II DÜN DAĞLARDA DOLAŞTIM EVDE YOKTUM

'Benim tümcelerim şu yolla açımlayıcı­dırlar ki,
beni anlayan, sonunda bunların saçma olduklarını görür
- onlarla –
onlara tırmanarak
- onların üstüne çıktığında.


(Sanki üstüne tırmandıktan sonra merdive­ni devirip yıkması gerekir.)

(Ludwig Wittgenstein) (Çeviri: Oruç Aruoba.)









DÜN DAĞLARDA DOLAŞTIM EVDE YOKTUM

Güneş cebimde bir bulut peydahladı. Taş, kördür diye yaz­dım. Ölüm, geleceksiz. Şeylerin yalnız adı var. Ve: 'Ad evdir.' (Kim söyledi bunu?) Dün dağlarda dolaştım, evde yoktum. Bir uçurum bize bakmıştı, uçurumun konuştuğu usumda. Buydu bi­zim kendinde sonsuz olanı duyduğumuz. Nesneler ki zamanda vardır. Terziler çıracısı Hermüsül Heramise'nin pöstekisi her ba­har ayaklanırdı. Yağmur yağmamazlık edemez. Taş, düşmemezlik.











Ne diyordum, dünyanın düşünceleri yoktur. Otların canı sıkıl­maz. Kurşunkalem kendini ağaç sanır. Ufuk, hüthüt kuşu. Seni bilmem, bir söylene dönüşmek içindir dünya. Onun için başka bir son yok. Bir söylene dönüşmek, bir söylen olmak! Sonsuzluk de­diğimiz budur.

Nerden başlasam yine oraya geliyorum. Ben. gidiyorum. Ölü­me, o büyük tümceye, çalışacağım.










AĞAÇLARDAN ARKADAŞLARIM OLDU

"Adlarla doldurdum sessizliği." Şeyleri kodladım. Gökyüzü­nün, ağaçların çocukluğunu bilirim. Ağaçlardan arkadaşlarım ol­du. Hâla da var. Samanyolunu anlamadım. Sayıları da. (Sayılar daha bulunmamış gibi davranıyorlardı.) Yalnız sekizle (5 + 3) içli dışlı oldum. (Kim olmamıştır ki?) Biraz da sıfırla (Sıfırın bulun­ması kolay olmamıştır.) Üç için çok kötü şeyler söylenmiştir. Ni­çin? Bilmem. Bilmek sayıdır. Bir de biri tanıdım. Bir ile düşünül­müyor. Bazı sayılar suçlu doğmuştur. Bir, bunlardan biridir. Anlamadan sevdim taşları. Çakıltaşının adıyla biçimi arasında hiçbir ilişki kurulamamıştır. Oltu taşının geçmişini bulamadım. Olsun. Gizem her şeydir. Kimi sessiz harfleri sökemedim. (Harf­lerin tini sessiz harflerde gezer. Kızılderililer bilir bunu.) Kuşlarla gittim geldim. Kuşlar sayıları bilmez, yusufcuk hariç. Doğu'da at­ların düş görmediğini anladım. (Homeros'da atlar ağlar.) Yürür­ken gördüm dağları. Dağlar yürürken düşünüyorlardı. Tanımak usu durduruyor. Dünya bizimdir! diye konuşuyorlardı araların­da sümüklüböcekler. Anladım diyemem. Anlamadım da. Sümük­lüböcekleri okumalı.





Sen ırmaklardan söz ederken konuşuyor ırmaklar, otlar gözle­rinde. Zaman bir izdüşümdür. Bir yerlere yaz bunu. Tinin dışarıya penceresi olmadığı doğru değildir. İsa'nın hayaleti hala dünya­nın üzerinde dolaşıyor. (Yalnız soruyorum. Sormak için yazar insan.) Gençliğini bilmeyen sabah tökezler. Gül ki adıyla vardır. Taş adını yüzü bulununca aldı. (Duvarcıların avcunda taş bunun için döner durur.)

Ben senin gözlerine dönmek istiyorum. Sonra da ... Sonra diye bir şey yoktur. Tarih dışıdır, sonra.

Hiç yorum yok: