RSS

28 Nisan 2010 Çarşamba

İLHAN BERK / DÜN DAĞLARDA DOLAŞTIM EVDE YOKTUM 3


HARFLERLE SESLER

Şihabüddin Fazullah otuz iki harfle konuşmuştur ve tini yok­tu. Harflere inanır, takke dikerek geçinirdi. İnsan yüzünde bütün harfleri gördüğü söylenir. Cavidan ' a yazdığı Zeyl'de (ki bulunamamıştır), gökyüzüne A harfini biçmiştir. Suya :C (Su, Tha­les'lidir.); ölüme: U (Ölüm U'dur biraz, eski püskü bir akşamüs­tü biraz da.)
Ateşe: Z.


Dünya harfti, suretlerdi. Sophokles gibi resim yapmasını bil­meyen Pythagoras da harfti, ağustosböceği de, Muhammed de harfti.





Muhammed (Muhammed'i biliyoruz, yirmi sekiz harfle ko­nuşmuştur ve tini vardı ve de hiçbir kuş onun uçtuğu yere uçama­mıştır.) kulağını seslere verdi. Yalnız onları dinledi. Sesti her şey. Sesti cennet, cehennem. Bir tavus kuşu sesti. Pirinç Lapası Da­ğı'na mı gidiyordu atını otlatmaya Tu Fu, sesti. Bunun için tiniyle suretler arasında hep bir boşluk duymuştur. Bundan eli yazıya uzanmadı. Niçin uzansın? Dil, yalnızdır. Konuşmaz. Evren biz­den daha konuşkandır, diyordu. Daha yapraklı. Güneş imgelerle konuşur. Gürültüyle çalışır bir ağaç. Gürültüyle, taş. Gece, gürül­tüyle iner. Sestir evren.


Alfabe tacirdir.






NERDEN BAKSAK KENDİNİ ANLATIYOR HER ŞEY

Her şey, her şey ay gözleyen Babil'le başladı.

Adlar onu izledi. Adlandırınca, her şey sıkıcı oldu. Sessizlik bozuldu. Büyük sessizlik.

Diyorsun tarihte hayvan adlarına hiç rastlanmaz.* Çiçek adla­rıyla seslere de ... Sesler ki ... her şeydir.

Unutmam her şey dünyanın bir ucundan tutuyordu. Baktım zaman adını alınca tanınmaz oldu. Adını bir türlü usunda tutamı­yordu bir kuş. Sıra dağlara geldiğinde, adlarını bilmiyordu hiçbi­ri.

Ne güzel.

Adlandırmak ölümdür!


* Tarih, bu fallus bellek.



Nerden baksak kendini anlatıyor her şey.

Fatih, kısa boyluydu.

Bir firavun inciri yetiştiricisiydi Amos.

Farabi, esmerdi.

Ah, hiç tanışmamalıydık adlarla. Adlarla gördüğümüz dünya, dünya değildir. Bu yüzden yeryüzünü görmeden göçüp gidiyoruz. Ağırlığı olmayan yoktur. Burdan başlamalıydık. Çılgın zaman dı­şarda kaldı. Bölündük. Artık ne yazarsak ölümü yazarız, ölümü ve zamanı.



Neden bilmem ölümü artık dikey okuyorum. Siz de deneyin. Değer bu.


Burda kesiyorum. Duydum bir ot konuşuyor kendince. Hem kuşların doğum gününde olacağım. Gece beni bekliyor. Yolu bili­yoruz.

Hiç yorum yok: