RSS

5 Mayıs 2010 Çarşamba

İLHAN BERK / 1 Şubat 58, ANLAM NEDİR / EZRA POUND

Gene Ezra Pound’un : «In a station of the metro» şiirini düşünüyorum. Ne anlatıyor? Anlamı nedir? Hemen hemen yok.

Niçin böyle diyorum? Demek istenileni düşündüğümüzde, bir güzellik bulmuyoruz da onun için

«Belirişi kalabalıktan yüzlerin –
Islak kum bir dal üstünde taç yaprakları.»


Ne demek bu? Bir anlamı, bir güzelliği yok bu sözün.

Bunda hiçbir anlam bulmuyorum ben. Bulanlar yeni şiirin ne olduğunu bilmeyenlerdir, diyeceğim. Victor Hugo’ya, Milton’a, bütün o eski çağların ozanlarına bakarsak, böyle iki dizenin anlamı hep vardır. Güzellik anlama sıkı sıkı bağlıdır.

«Je vous envoie un bouqııet qııe ma main –
Vient de trier de ces fleurs epanies.»


Ne diyor Ronsard?

«Bir çiçek demeti gönderiyorum size
Kendi elimle kopardım bu çiçekleri.»


Bütün güzellik anlamda toplanıyor. Bu anlamın dışında başka bir güzelliği de yok. Yalnız Ronsard mı böyle anlamdan gelen güzelliğe bağlı? Değil. Ta Rimbaud’ya gelene değin bu böyle. Rimbaud ile şiirin anlamdan sıyrıldığını, yeni yönler, öğeler edindiğini görüyoruz.

Selden Rodman çağdaş dünya şiirini incelerken, Rimbaud adını bunun için sık sık anar. Gerçekten, Rimbaud’dan Lautreamont’dan René Char, Dylan Thomas, Ezra Pound, T. S. Eliot’tan sonra, şiirin anlamdan gelen güzelliğinin değiştiğini, güzelliğinin anlamla bir ilgisi olmadığını görüyoruz. Dylan Thomas’ın :


«And death shall have no dominion »

diye başlayan, ya da, ünlü: Poem in October şiiri ansınırsa, o şiirin, daha benim bildiğim birkaç şiirin, anlamdan öte, yani anlama bağlı olmayan bir güzellikleri olduğu hemen görülür.

Ezra Pound’un yukarıdaki iki dizelik şiirinin güzelliği de anlama bağlı değildir. Neye mi bağlı? Görüntüye, benzetiye o kadar. Şiirin bütün güzelliği buradan geliyor. (Dile de demek isterdim, ama dilin o kokusunu daha duymuyorum.)

Bunun için, bir gün, Erdal Öz’ün bir sorusuna (A dergisi sayı 1) bu şiirin bir anlamı olmadığını söylediğimi hatırlıyorum. Bugün bunu anışım, hemen hemen herkeslerce bunun yanlış anlaşıldığına varmamdır.

Anlam artık yeni ozanlarda bir güzellik öğesi olmaktan çıkmıştır. Bunu iyice belirtmek için, belki en iyi yol onları çevirmek olacaktır. O zaman Dylan Thomas’ın Char’ın şiirlerinin böyle bir güzelliğe dayanamadığı kolaylıkla görülür. Konu, anlam değildir onların dayandıkları güzellikler de ondan.

Çağdaş şiir, yeni çeşitli güzelliklerin üzerine kuruluyor bugün. Ezra Pound’da, görüntü, karanlıklık; Saint-John Perse’de dil, anlatı; Char’da da usdışılık başta geliyor. Bu çağın ozanlarının getirdikleri güzellikleri anlama bağlamak, çağdaş şiiri hiç ama hiç anlamamak demektir.



ELYAZILARINA VURUYOR GÜNEŞ’ ten…
Tan Yayınları / 1983 / Günlük / 1955-1982

Hiç yorum yok: