RSS

2 Haziran 2010 Çarşamba

SAİT FAİK ABASIYANIK / SANATI VE ESERLERi

Sait Faik'in yazı yazmağa ne zaman başladığını kesin olarak bilemiyoruz. "Hammal" adlı ilk şiir denemesini Adapazarı’nda iken yaptığı ve bunu da yayımladığı söylenmektedir. Bursa Lisesi'ni bitirip İstanbul'a döndükten sonra, şiirlerini Meşale dergisine göndermeye başlamıştır. Varlık Dergisi'nin 408 inci sayısında yayımlanan "Sait Faik'in İlk Şiirleri" başlıklı yazıda, bu şiirler hakkında şunları okuyoruz: "Şiirlerde, yazıldığı çağın estetiğinden izler var. Faruk Nafiz, Necip Fazıl ve Yedi Meşale arası tesirler altında kaldığı belli. Henüz yirmi bir veya yirmi iki yaşında bulunan, üstelik de şiirden ziyade hikayeye yeteneği olan bir sanatçıdan zaten daha fazlası beklenemezdi. Yalnız bu şiirde, sonradan hikayelerinde göz kamaştıracak olan orijinal imajlar ve temalardan ilk izlere rastlanmıyor da değil."

Şiirlerle birlikte gönderdiği mektupta, "bu gün size gönderdiğim şu yazılar da o günlerin atılmayan, yırtılmayan mahsulü" dediğine göre, bu şiirlerin 1928 yılından önce yazılmış olması, daha birçoklarının da yırtılıp atıldığı muhtemeldir

Onun ilk hikayesi, İpekli Mendil adını taşır. Bunun yazılışını bir konuşmasında şöyle anlatıyor: "Bursa Lisesinde onuncu sınıftaydım, edebiyat hocamız bir vazife yazmamızı istedi. Ben İpekli Mendil isimli bir hikaye yazıp verdim. Ertesi ders, hoca bu hikayemi bütün sınıfa okuttu. Neden okutuyordu bir türlü anlamamıştım. Meğerse hikayeyi çok beğenmiş, sonra beni yanına çağırıp, eğer böyle yazmakta devam edersen iyi hikaye yazabileceksin sen, dedi. İşte. ilk bu şekilde yazmaya başladım. Hocam, bana daima cesaret veriyordu. İkinci olarak Zemberek'i yazdım."

İpek Mendil, bir ipekli mendil imalathanesinden ipekli mendil çalan, ikinci kez çaldığı mendille ağaçtan düşüp ölen bir çocuğun hikayesidir. Bu hikaye, o zamanki hikaye anlayışı yanında bir özellik taşır. Zemberek ise, sınıfta tek saati olan Celil'in saatinin zembereğinin kırılmasından sonra çocuğun bu adla adlandırılması ,sınıfın havası, öğrenci psikolojisi ele alınmıştır.

1925 yılında yazılan bu hikayelerin yayımı sonradan mümkün olmuştur. Onun basılan ilk yazısı Milliyet Gazetesinin 9 Ocak 1929 tarihli nüshasında yayımlanan Uçurtmalar adını taşımaktadır. Bu yazı, Bursa'da uçurtma mevsimini dile getirir.

Sait Faik, Grenoble'da iken sanat ile uğraşmıştır. Ancak, orada yazdıklarının neler olduğunu bilemiyoruz. İstanbul'a döndükten sonra, Ankara'da yayımlanmakta olan Varlık Dergisi ile mektuplaşmış, yazılarını bu dergiye göndermeğe başlamıştır. Fransa anılarının izlenimlerini taşıyan bu yazıların "Benimle Beraber Seyahatten Dönenler" genel başlığı altında yayımlandığını biliyoruz. Bu arada Fransızca’dan çeviriler de yapmakta ve bunları da Varlık Dergisine göndermektedir. Yazılarının yayımında mütereddittir. Kitap yayımlamayı düşünmüş, vazgeçmiş, sonradan Semaver yayımlanmıştır.

Grenoble'da iken bir oyun yazmağa başladığı, Burhan Arpad'ın Cumhuriyet Gazetesinin 14 Mayıs 1964 tarihli nüshasında yayımladığı "Sait Faik Oyun Yazarı" adlı yazısından anlaşılmaktadır. Sait'in elyazısı ile 22 sayfa tutan bu deneme, Hıfzıssıhha adını taşımaktadır.

Sait Faik'in yazdıkları, şimdiye dek, 16 kitapta toplanmıştır. Bunlardan biri şiir, ikisi roman, onüçü de hikaye ve röportaj kitabıdır. Bunların dışında kalan basılmış ya da basılmamış yazıları olduğu bilinmektedir. Annesinin vasiyeti üzerine mirasçı olan Darüşşafaka Derneği’nin bu konuya eğilip bütün yazılarını toplayacağı umulur.


Muzaffer Uyguner / Varlık Yayınları 1964

Hiç yorum yok: