RSS

15 Şubat 2011 Salı

ARTHUR RIMBAUD / GÖRÜLMEZİ GÖREN YALVAÇ: "VOYANT"

GÖRÜLMEZİ GÖREN YALVAÇ: "VOYANT"


"Ozan olmak istiyorum ve kendimi görülmezi gören bir yalvaç (voyant) kılmak istiyorum. (...) Tüm duyuların bozulmasıyla; bilinmeze erişmek söz konusu burada" diyor.

Ne zaman bozulur duyular? Delilik halinde, rüyada; bir tür gündüz rüyası, gözü açık rüya sayılabilecek hayal kurma anında ve esriklikte. Delilikte bilinç yoktur; rüya, hayal ve esrilikte ise bulanıktır. Sigmund Freud'u dinleyelim: "Rüyayı uyandığımızda kalan bölük pörçük anılarla anımsıyoruz. Anımsayabildiğimiz bu kısma 'rüyanın bilinen kapsamı' diyoruz. Bilinen kapsam çoğu zaman saçma, karışık, birbiriyle ilgisiz ve düzensizdir. Oysa bu düzensizliklerin altında bir düzen vardır. Birbirlerinden kopuk gibi görünen şeyler bir bütünün, ruhsal yaşantımızın parçalarıdır. Rüyayı belleğimizde kalan kısımlarının anlamını hesaba katmaksızın elemanlarına ayırırsak benzerlik iplikleri birbirine dolaşır ama sonunda bizi birbirleriyle ilişkili bir düşünceler bağlantısına götürür."

Freud hayal, yani gündüz düşü üstüne de şunları söyler: "Hayal üç zaman arasında dalgalanır. Ruhsal eylem günün bir izleniminden, şimdiki zamanın sunduğu, kişinin büyük özlemlerinden birini uyarmaya elverişli bir olanaktan kalkar, oradan geçmişteki bir olaya, çoğunlukla bir özlemin gerçekleştirilmiş olduğu çocukluk döneminin bir olayına uzanır ve o zaman, ruhsal eylem, geçmişle ilişkili ve geçmişteki bir arzunun gerçekleşme biçmi altında ortaya çıkan bir durum oluşturur. Halihazırdaki olanak ve anının izlerini taşıyan uyanık düş ya da hayal böyle meydana gelir ve geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zaman, arzu teli boyunca sıralanır. (...) Şair, gündüz rüya görendir, şiir gündüz rüyasıdır."



Rüya ya da hayal halini, yani duyuların düzensizliğini Rimbaud, bir tür açık hipnoz olan sanrı (hallucination) ile gerçekleştirir. Paul Claudel'e göre sanrı haline kişinin ve anılarının henüz tam anlamıyla ve aynı zamanda uyanmadığı sabahın erken saatlerinde (Bu uyanık olduğum dakikadır bana arınmışlığın görüntüsünü veren - Rimbaud.) ve uzun yürüyüşlerde varılır.

Rimbaud'nun ülkeler arası yayan yolculuklar yapan "rakipsiz bacakları" olduğunu biliyoruz. Yalvaç (voyant) Rimbaud bilinmeyeni bulmak için duyuları bozar, ama bu bozma bilinçli olmalıdır. "Tüm duyuları uzun süre, sonsuzca ve bilinçle bozup değiştirerek kendini yalvaç, görülmezi gören kılar ozan".

Bilinmeyene ulaşmak için zaman zaman afyona başvurduğu olur, ancak afyonun sanrılarına rağbet etmez: "Yeter!.. Kulağıma fısıldanan yanılgılar, büyüler, yalancı kokular, çocuk çağlar müziği".

Afyonun yalancı sanrısına Barbar şiirinde de "yok onlar" diyerek karşı çıkar: "Kanayan et çadırı ipeği üstünde denizlerin ve kuzey çiçeklerinin; (yok onlar)."

Kısacası nasıl rüyadaki düzensizliğin, uyum bozukluğunun altında bir düzen varsa; Rimbaud da bir başka düzene, bilinmeyene ulaşmak için düzensizliği, duyulardaki bozukluğu bilinçli bir şekilde sağlar.

Erdoğan Alkan

Hiç yorum yok: