RSS

25 Şubat 2011 Cuma

e.e.CUMMINGS / 34

34


babam sürüp gitti aşkın yazgısı içre
hep kendisi kalarak gönül zenginliğiyle,
şakıyarak her sabahı her geceden
yüksekliğin derinlerine sürüp gitti babam

bu miskin unutkan genç orada
onun bakışıyla ışıya durdu burada;
şu genç (ürkek tavırları onca kararlı)
onun bakışlarıyla canlanıp davrandı

yeniden, gömülmeyi bekler haldeyken
gerçek benliğine kavuştu, onun nisan dokunuşu
zorladı uyuyanları kısmetinde oğul vermeye,
uyandırdı düşçüleri kendi ruhsal köklerine

ve bir güzel tüm benliğiyle ağlasa
babamın parmakları uyku getirirdi ona:
en küçük ses bile duyulamazdı boşuna
çünkü dağların büyüdüğünü seziyordu babam.

Yükselterek vadilerini denizlerin
neşenin acılarıyla sürüp gitti babam;
överek bir alnı, ay derler adına,
şakıyarak tutkuyu bir başlangıca

neşe şarkısıydı onun, neşe onca arı,
bir yıldızın yüreği yanında dümendeydi
ve onca arı şimdi ve şimdi onca evet
şenlenirdi alacakaranlığın bilekleri

istekli, bir yazortası nice istekliyse
güneşin düşünen aklının almayacağı ölçüde,
onca kesinlikle (en tepesinde onun
onca irice) duruyordu düşü babamın


onun eti etti, kanı kandı onun:
hiçbir aç yoktu ona yiyecek dilemeyen;
hiçbir sakat yoktu bir mil sürünmesin bayırda
sırf görmek için onun gülüşünü orada.

hor görüp tantanasını olmalı ve olacağın
duyguların yazgısı içre sürüp gitti babam;
onun kızgınlığı haklıydı yağmur kadar onun
acıması yeşildi başaklar kadar

yılın eylülleşen kolları uzatır
daha az bolluk dosta düşmana
babamın aptala akıllıya
ölçüsüzce sunduğuna kıyasla

gururla ve (ekimleşen alev ile
çağrılmış) dünya aşağıya tırmanırken,
ölümsüz eser için onca çıplak
omuzları ilerledi karanlığa karşı

üzüncü ekmek kadar doğruydu onun:
hiçbir yalancı yüzüne bakamazdı onun;
her dostu düşman kesilseydi
o gülüp kardan bir dünya kurardı.

bizimkiler içre sürüp gitti babam
şakıyarak her yeni yaprağı her ağaçtan
(ve her çocuk bilirdi ki dans ederdi bahar
duyulunca babamın söylediği şarkılar)

paylaşmayanı varsın insanlar öldürsün,
kan ve et varsın pislik ve çamur olsun,
düzenci tasarım ve tutku birer kalıttır,
özgürlük bir haptır ki alınır satılır

çalmaya düşkün ve acımasız türden,
bir yürek korkacak, kuşkulanacak bir beyin,
ayırt etmek bir sayrılığı benzerinden,
uydurmak doruk noktasına kendisinin

parlak diye neyi denediysek hep donuktu,
acı şeylerin hepsi bütünüyle tatlı,
kurtlu eksi ve dilsiz ölüm,
tümü kalıtımız, tümü bırakılan

ve hiçbir şey onca az değil gerçek kadar
- derim ki gerçi nefretti insanları yaşatan-
¬babam bu yüzden kendi ruhunu yaşadı ancak
tamamı aşktır ve hepsinden çok


Çev: Suphi Aytimur

Hiç yorum yok: