RSS

3 Şubat 2010 Çarşamba

WİLLİAM SHAKESPEARE - MACBETH

MACBETH
Metni çev: Sabahattin Eyuboğlu



Savaşta yiğitlik gösteren, zaferin kazanılmasında etkili olan Macbeth, arkadaşı Banquo ile fundalıkta dolaşırken, cadılar ya da Yazgı Tanrıçaları ona Glamis ve Cawder beyi olacağını bildirirler ve yarının -kralı olarak selâmlarlar kendisini. Kral Duncan’ın onu gerçekten Cawder beyi yaptığını öğrenince umutlanır Macbeth:




MACBETH:
İki gerçek çıktı ortaya,
İki müjdeci gibi
Son perdesi krallığa varacak bir oyunda.

(Ross’la Anguss’a)

Sağ olsun beyler!



(Kendi kendine)

Bu bir haber, ötelerden bir haber:
Ne kötüye benziyor, ne iyiye. Kötü olsa,
Ne diye böylesine ümit versin bana?
Doğru sözler etsin? Cawder beyi oldum işte.
İyi olsa ne diye kötülük soksun içime?
öyle korkunç şeyler geliyor ki aklıma
Tüylerim ürperiyor; yüreğim yerinden fırlayıp
Kaburga kemiklerime çarpacak nerdeyse!
İnsanın düşündükleri
Gördüklerinden daha korkunç olurmuş meğer.
Adam öldürmek bir kuruntu henüz kafamda,
Öyleyken, adam olmaktan çıkarıyor beni;
Elim ayağım kesiliyor daha düşünürken.
Olmayan bir şey olandan çok sarsıyor beni:
Tek o kalıyor ortada, o olmayan şey!

IP, 3S












Macbeth olup biteni mektupla karısına bildirir. Lady Macbeth mektubu okumaktadır:

«Tam zafer günü geldi buldular beni. Bildiklerinin insan üstü bir bilgi olduğunu su götürmez tanıtlarla biliyorum. Onlara daha başka şeyler sormaya can atıyordum; ama birden havada eriyip yok oluverdiler. Ben daha şaşkın bakınıp dururken kraldan haberciler geldi, beni Cawder beyi diye selâmladılar. Az önce de üç cadı beni bu ünvanla selâmlamışlar, hemen arkasından da «Selâm sana, yarının kralı!» demişlerdi. Bunları hemen sana yazıyorum ki, sen, benim şan ve şeref ortağım, sevinç payını eksik tatmayasın; yarın ne olacağımı bir an önce bilesin. Bütün bunları içinde sakla ve Tanrıya emanet ol! »

Glamis beyi dediler, oldun; Cawder beyi dediler, oldun; öbür dediklerini de olursun ... Ama tabiatına güvenim yok: fazla insan sütü emmişsin, en kestirme yoldan gidecek yürek yok sende, Yükselmek istemesine istiyorsun; içinde hırs yok değil; taş gibi de bir yüreğin olmalı yanında, o yok sende. Can attığın şeyi namusunla, suya sabuna dokunmadan elde etmek istiyorsun. Hem dalavere yapmayacaksın, hem de hakkın olmayan tahta oturacaksın! Sen kalk gel buraya, gel ki var gücümü söz edip akıtayım kulaklarından içeri. Korkusuz sözlerim seninle altın çelenk arasındaki engelleri kaldırsın ortadan; bir an önce giy başına Kaderin giydirmek istediği tacı.

(Bir haberci girer)

Ne haberlerin var?

HABERCİ
Kral buraya geliyor bu gece.


LADY MACBETH
Deli misin, nesin! Efendin kralla değil mi sersem?
Gelecek olsa, hazırlık yaptırmaz mıydı bana?


HABERCİ
Orasını bilmem, ama benim söylediğim doğru. Bey neredey¬se gelir. Benim bir arkadaşımla haber yollamış. Çocuk soluk soluğa geldi, haberi verir vermez de yıkıldı kaldı.


LADY MACBETH
İyi bakın bu haberciye. Yaman bir haber bu getirdiği.


(Haberci çıkar)

Karganın da sesi onun için kısıldı demek.
Kara haberini veriyormuş meğer,
Surlarımızdan içeri giren kralın.
Gelin cinlerim, kana susamış cinlerim!
Gelin, alın benden kadınlığımı;
Katılaştırın, taşlaştırın beni tepeden tırnağa.
Öyle koyulaştırın ki kanımı,
Merhamet sızamaz olsun içinden.
İnsanlığım yumuşatıp da beni
Sarsmasın korkunç kararımı;
Aman vermeyin bana işim bitinceye dek!
Gelin ölüm elçileri! Gelin nerdeyseniz.
Gelin, kurulu düzenleri bozan görünmez cinler
Alın göğsümden bütün kadınlığımı,
Zehire çevirin sütümü! Sen de gel, karanlık gece;
En kara cehennem dumanlarına sarın da gel,
Gel ki görmesin açacağı yarayı
Keskin hançerimin gözü bile.
Karanlık göklerden hiç bir ışık sızıp da
«Dur! Vurma!» diyemesin bana!

(Macbeth girer)

Koca Glamis beyi! Şanlı Cawder beyi!
Yarın o beylerin de beyi yüce Macbeth!
Mektubun kör gözünü açtı yaşadığım günün,
Yarınları yaşıyorum şu anda!


MACBETH
Sevgilim! Canım benim!...
Kral buraya geliyor bu gece.


LADY MACBETH
Ne zaman gidecek?


MACBETH
Yarın gitmek niyeti.


LADY MACBETH
Hayır; güneş hiç bir zaman
Öyle bir yarın görmeyecek.
Yüzün, beyim, yüzün bir kitaptır unutma;
İçinde korkulu bir şeyler okuyabilir insan.
Dünyayı aldatmak isteyen dünyanın rengine bürünecek.
Bakışın, ellerin, dillerin gülsün;
Yüzünden lekesiz bir çiçek ol,
İçinden zehirli bir yılan.
Konuklarımız nerdeyse gelir, hazırlanmalı.
Büyük iş bu gecenin işi, sen bana bırak!
Gelecek bütün günlerimize gecelerimize
Bu gece verecek beyliği, sultanlığı, her şeyi.


MACBETH
Gece konuşuruz.


LADY MACBETH
Sen yalnız, renk verme sakın:
Yüzü bir değişti mi insanın, korku başladı demektir.
Üst tarafını bana bırak.

IP,5S



Kral Duncan Macbeth’in şatosunda kalırken, Macbeth yapacağı işi düşünmekte, bu eylemin güçlüklerini dile getirmektedir:



MACBETH
Yapmakla olup bitseydi bu iş,
Hemen yapardın, olur biterdi.
Döktüğün kanla akıp gitse her şey,
Bir vuruşta sonuna varsan işin,
Bir anda bu dünyayı olsun kazanıversen,
Zaman denizinin bir kumsalı olan bu dünyayı
Öbür dünyayı gözden çıkarırdın.
Ama bu işlerin daha burda görülüyor hesabı.
Verdiğimiz kanlı dersi alan
Gelip bize veriyor aldığı dersi.
Doğruluğun şaşmaz eli bize sunuyor
İçine zehir döktüğümüz kadehi.
Adam burada, iki katlı güvenlikte:
Bir kere akrabası ve adamıyım:
Ona kötülük etmemem için iki zorlu sebep.
Sonra konuğum: değil kendim bıçaklamak,
El bıçağına karşı korumam gerek onu.
Üstelik bu Duncan, ne iyi yürekli bir insan
Ve ne bulunmaz bir kral.
Her değeri ayrı bir israfil borusu olur
Lanet okumak için onu öldürene!
Acımak yeni doğmuş bir çocuk olur, çırılçıplak,
Kasırganın yelesine sarılmış,
Ya da bir melek, görülmez atlarına binmiş göklerin,
Ve gider dört bir yana haber verir
Bu yürekler acısı cinayeti,
Gözyaşı savrulur esen yellerde.
Sebep yok onu öldürmem için,
Beni mahmuzlayan tek şey, kendi hırsım;
O da bir atlayış atlıyor ki atın üstüne
Öbür tarafına düşüyor, eğerde oturacak yerde.


(Lady Macbeth girer)

Ne o, sen misin? Ne var?


LADY MACBETH
Yemekten kalkacak nerdeyse.
Niçin çıktın dışarı?


MACBETH
Beni mi aradı?


LADY MACBETH
Aramaz olur mu? Aradı tabii.


MACBETH
Kalsın bu iş, gitmeyelim daha ileri.
Şana şerefe boğdu beni. Halk arasında,
Dört bir yanda, öylesine ün saldım ki şimdi,
Taze taze tadalım bunu, bayatlamadan.


LADY MACBETH
Giyinip kuşandığın umut sarhoş muydu yoksa?
Uykularda mıydı şimdiye dek?
Uyanınca ürktü anlaşılan,
Yemyeşil, sapsarı kesildi,
Renk renk hayaller kurarken!
Sevgini de böyle bileceğim bundan sonra.
İstemekte yiğit,
Yapmaya gelince korkak, öyle mi?
Hayatın incisi saydığın şeye can atacaksın,
Ve kendi gözünde bir yüreksiz kalarak yaşayacaksın.
Ömrün boyunca isterim, arkasından, yapamam, diyeceksin.
Atasözündeki çaresiz kedi örneği:
Balık ağzıma gelsin, ama ayağım suya değmesin.


MACBETH
Yeter, sus artık! Bir insana yaraşan
Her şeyi yapmaya varım. Ondan ötesini yaptım mı,
İnsan olmaktan çıkarım.


LADY MACBETH
Öyleyse hangi hayvan yazdırdı sana
Bana yazdıklarını? O zaman insandın asıl,
Yapmaya yüreğin olduğu zaman.
Daha ileri git şimdi,
Daha fazla insan olmak istiyorsan.
O zaman, ne sırasıydı bu işin, ne de yeri.
Öyleyken yerini de sırasını da yaratmaya hazırdın.
Şimdi kendiliğinden ikisi de elinde:
Ama sen yoksun, sen kendi elinde değilsin.
Ben çocuk büyüttüm, bilirim nedir tadı
Sütümü emen bir yavrunun. Öyleyken,
Mememi çeker alırdım dişsiz damaklarından,
Beynini ezerdim kendi yavrumun ...
Senin ettiğin yemini etmiş olsaydım.


MACBETH
Ya başaramazsak?


LADY MACBETH
Başaramazsak ne demek?
Sen yüreğini gergin tut yalnız,
Bak nasıl oluyormuş başarmak.
Hele Duncan bir yatsın
Derin uykulara dalsın
Bu günün yorgunlukları üstüne.
İki adamını öyle yedirir içiririm ki
Bir duman kalır kafalarında
Beynin bekçisi hafıza yerine,
Akıl yerine de bir imbik!
Körkütük sızdı mı ikisi birden ölü domuzlar gibi,
Bekçisiz kralı haklarız seninle.
Adamlarına yükleriz bu korkunç cinayeti,
Herifler fitil nasıl olsa, dilediğin gibi yak.


IP, 7S



Kral uykuda. Macbeth onu öldürmek için karısının çan çalarak işaret vermesini bekliyor:


MACBETH
Bir hançer mi önümde gördüğüm?
Sapı elimden yana çevrik ...
Gel, sarsın elim seni.
Yoksun elimde; ama görüyorum seni.
Uğursuz görüntü, göze var ele yok musun sen?
Kafamdaki bir hançer misin yoksa?
Ateşli beynim mi yarattı seni?
Görüyorum işte seni; tutulacak gibisin,
Şu kınından çıkardığım hançer gibi.
Gideceğim yeri gösteriyorsun bana
Ve kullanacağım silahın ta kendisini.
Ya gözlerim öbür duyularımla oynuyor,
Ya öbür duyularım gözlerimle.
Yine görüyorum işte seni:
Ağzında ve sapında kan var; demin yoktu.
Yok, hançer falan yok.
Benim kanlı niyetim bu gözlerimin gördüğü.
Şimdi dünyanın yarısında doğa ölü gibi;
Perdelere bürülü uykuyu kötü rüyalar sarmış.
Cadılar başlamıştır şimdi büyülerine,
Soluk yüzlü tanrıçaları Hekate’yi çağırıyorlar,
Ve cinayet, iskelet suratlı cinayet
Bekçisi ve habercisi kurdun ulumaları,
Hırsız Tarquinius’un sinsi ve uzun adımlarıyla
İlerliyor hedefine doğru, bir hortlak gibi.
Sen ey sağlam, katı toprak,
Duyma ayak seslerimi, bilme gittiğim yeri;
Yoksa korkarım, taşların bile keser yolumu:
Bozarlar bu işime gelen korkunç sessizliği.
Ama Duncan daha sağ sen asıp keserken
Sözün serin soluğu hızını keser işin.


(Çan çalar)


Gidiyorum, bitti bu iş. Haydi diyor çanın sesi.
Sen işitme Duncan: Çünkü bu çan sesiyle
Ya cennete gideceksin ya cehenneme.


IIIP, IS


Macbeth öldürür kralı. Ve eyleminin ağırlığı altında.. bundan böyle uykunun kendisine haram olduğunu anlar:



MACBETH
Bir ses duyar gibi oldum:

«Kimseler uyumasın artık! Macbeth uykuyu öldürdü!»
Evet, masum uykuyu, her günkü hayatın ölümünü,
Yorgunlukları yıkayan suyu,
Yaralı canların merhemini.
Yüce Doğanın baş yemeği,
Hayat sofrasının cana can katan nimeti...

IIP, 28


Ölen kralın oğulları korkudan kaçınca, Macbeth kral olur. Kendisine geleceği bildiren cadılar Banquo’nun soyundan krallar yetişeceğini söyledikleri için, Banquo’yu öldürtür Macbeth. Beylere verdiği şölende Banquo’nun hayaleti gelir, Macbeth’in yerine oturur. Dengesi altüst olan Macbeth deli gibi seslenir Banquo’nun hayaletine:

Çekil! Git karşımdan! Git, toprak gizlesin seni!
Kanın kurudu senin; ilik yok kemiklerinde;
Akıl yok üstümüze diktiğin o gözlerde.

IIIP, 4S



Macbeth’in çevresindekiler kaçarak Macduff’la Malcolm’un ordusuna katılırlar. Macbeth onları güvenle bekler şatoda. Derken kadın çığlıkları duyulur, Macbeth:

MACBETH
Korkunun tadını da unutmuşum nerdeyse.
Bir zamanlar elim ayağım kesilirdi
Bir çığlık duysam karanlıklarda;
Korkulu masallar gerçekmiş gibi
Diken diken ederdi başımda saçlarımı.
Korkuları yemiş doymuşum artık:
Korkunçla senli benli olmuş kanlı düşüncem;
Kılım kıpırdamıyor...


(Seyton girer)


SEYTON
Kraliçe, efendimiz, kraliçe ölmüş!


MACBETH
Er geç ölecekti Kraliçe:
Er geç bir gün söylenecekti bu söz.
Yarın, yarından sonra bir yarın, bir yarın daha
Sürüp gidiyor günden güne küçük adımlarla;
Geçmiş günlerimizse nice sersemlere ışık tutmuş,
Ölüm yolunda toz toprak olmazdan önce.
Sön, cılız kandil, sön! Hayat dediğin ne ki:
Yürüyen bir gölge, bir zavallı kukla bu sahnede:
Bir saat boy gösterip boyun kırıp gidecek!
Bir daha da duyulmayacak artık sesi.
Bir aptalın anlattığı bir masal bu:
Kuru gürültüler, deli saçmalarıyla dolu.


(Bir haberci girer)


MACBETH
Dilini kullanmaya geldin, belli, hadi anlat, çabuk!

HABERCİ
Haşmetli kralım, bir şeyler gördüm sanıyorum,
Anlatmaya geldim, ama nasıl anlatsam ...

MACBETH
Haydi, söyle ne söyleyeceksen.

HABERCİ
Tepenin başında nöbetteydim;
Birnam’dan yana bakıyordum:
Birden orman yürüyor gibi geldi bana.

MACBETH
Yalancı, köpek!

HABERCİ
Yalansa bütün hıncınızı benden alın.
üç mil uzaktan görülüyor düpedüz geldiği:
Yürüyor, orman yürüyor diyorum size.

MACBETH
Yalan söylüyorsan, ilk ağaca diri diri asılır,
Açlıktan geberinceye kadar kalırsın.
Doğruysa söylediğin, sen beni as, aldırmam.
- İşte bu yıkar bütün güçümü.
İster misin bir şey saklı olsun
Cadının gerçeğimsi yalanlarında.
«Birnam ormanı Dunsinane’e yürümedikçe korkma!»
Bilmesen daha iyi ederdin, Kraliçe!

KADIN
Söylemese daha iyi ederdi söylediklerini.
Allah bilir daha neler var içinde!

LADY MACBETH
Kan kokuyor hâlâ şurası:
Arabistanın bütün kokuları
Temizleyemiyecek şu ufacık eli!
Of! Yeter artık! Yeter!

HEKİM
Nasıl boşaltıyor içini!
Yarılırcasına dolmuş yüreği.


VP, 5S


Evet, Macduff’ın askerleri ağaçlardan birer dal kesip ilerleyince, Birnam ormanı yürümüş olur; Macbeth’in inancı da sarsılır, ama savaş alanından ayrılmıyacaktır o:

MACBETH
Kaçamam, kazığa bağladılar artık beni:
Ayı gibi, boynumda zincir, döğüşmek zorundayım
Üstüme saldıran köpeklerle, sonuna kadar.
Nerde o bir kadından doğmamış olan?
Ondan başkası öldüremezmiş beni.

VP, 7S


Son dayanağını da yitirecektir Macbeth, çünkü «Ner¬de?» diye sorduğu kişi karşısındadır az sonra. Savaşı sürdüreceğini söylüyor Macbeth:



MACBETH
Budala Romalılar gibi kendi kılıcımla
Öldürecek değilim ya kendimi!
Sağ kalanlar oldukça karşımda
Benden çok onlara yakışır kılıç yarası.


(Macduff girer)


MACDUFF
Gel, cehennem zebanisi, gel karşıma!

MACBETH
En sakındığım sendin. Ama çekil git:
Yeterince kanın var üstümde.

MACDUFF
Söz bekleme benden: Sesim kılıcımda benim!
Sözlere sığmaz kanlı alçaklığın senin.


(Döğüşürler)

MACBETH
Uğraşma boşuna: Kesilmez havayı kesmeğe kalkma:
Senin keskin kılıcın işlemez bana.
Git yarılır başlara vur, benim başım büyülü:
Kadından doğmuşlar yenemez beni.


MACDUFF
Kes o büyüten umudunu sen:
Kölesi olduğun şeytana sor, söylesin sana:
Macduff’ı doğum vaktinden önce
Anasının karnını yarıp çıkardılar.


MACBETH
Lânet olsun bunu bana söyleyen dile:
En sağlam yanını yıktı yüreğimin.
Kimseler inanmasın o kalleş cadılara:
Karışık sözlerle alaya alıyorlar bizi.
Kulağımıza soktukları umudu
Söküp alıyorlar yüreğimizden.
Döğüşmeyeceğim seninle.


MACDUFF
Teslim ol öyleyse, korkak! Sağ kal da
Gezdirip dünyaya seyrettirelim seni
Görülmedik bir canavar seyrettirir gibi.
Resmini bir kazığa asar, altına yazarız:
«Zorbayı görmek isteyen gelsin! » diye.


MACBETH
Teslim olmam: Genç Malcolm’un ayaklarına kapanmak
Aşağılık kalabalığa kendimi yuhalatmak için.
Birnam ormanı Dunsinane’e gelmiş, gelsin;
Hasmım bir kadından doğma değilmiş, olmasın:
Döğüşeceğim sonuna kadar.
Kendi savaş kalkanım yeter göğsümde:
Haydi vur, Macduff! Dur diyenin canı cehenneme!


(Vuruşarak çıkarlar)


VP, 8S

Derken Macduff, Macbeth’in kesik başıyla görünür. Yeni İskoçya kralı Malcolm tutumunun ne olacağını açıklar:



MACDUFF
Kralınız uzun zaman beklemiyecek
Sevgilerinize karşılık vermek,
Her birinize borçlarınızı ödemek için.
Beylerim, yakınlarım: kont yapıyorum sizleri,
İlkin siz alıyorsunuz bu şerefi İskoçya’da!
Yeni dev’in başlaması için
Yapılması gereken şeylere gelince,
Zorbanın kuşkularından, tuzaklarından kaçıp
Gurbetlerde yaşayan dostlarımızı çağırmak,
Ölen kasabın ve zebanî karısının,
Kendi canını kendi almış denen kadının,
Bütün zulüm ortaklarını arayıp bulmak,
Bütün bunları ve bizi bekleyen başka işleri
Sırasıyla ve gereğince yapacağız
Tanrının izniyle. Hepinize ve her birinize ayrı teşekkürler.
Scone’da taç giyme törenimize de beklerim sizi.




(Borazan ve davullar çalar. Çıkarlar.)

Hiç yorum yok: