RSS

2 Mart 2010 Salı

OCTAVIO PAZ / USTlCA

Art arda güneşleri yaz günlerinin,
Güneşler dizisi onun yazlarının,
Güneşlerin hepsi,
Güne eş, güneşler güneşi,
Sert ve kirlisarı olmuştur kemikleri
Patlama eşiğinde soğuk maddenin.
Taşın yumruğu,
Lavın kozalağı,
Kemik odası,
Toprak değil
Ada ise hiç,
Taşlaşmış taş,
Şap şeftali,
Taşlaşmış güneş damlası.

Duyar birisi geceyle
Solumasını sarnıçların,
Soluğunun kesilmesini tatlı suyun
Denizle örtülünce.
Bir hayli ilerledi saat, koyulaşmakta yeşil
Karanlık bedeni şarabın

Kavanozlar içinde uyuyan
Daha karanlık ve soğuk bir güneştir artık.

Buradadır derinliklerin gülü
Bir şamdandır pembemsi damarlardan
Denizin derinlerdeki döşeğinde yanan.
Karada, güneş söndürür onu,
Soluk tebeşir dantelâyı,
Ölüm gizli bir arzuyu işlermiş gibi.

Sülfür rengi uçurumlar
Dik, kıyıcı taşlar.
Kıyıma vurmuşsun,
Düşüncelerin kara ve altuni.
Bir el uzatmak
Toplamaktır bir demet dokunulmamış gerçeği.
Aşağıda, arasında kıvılcımlanan kayaların
Gider ve gelir
Kollarla dolu bir deniz.
Baş dönmeleri.
Işık fırlar ileriye.
Baktım yüzüne,
Uçurum içre gördüm ki:
Ölümlülük saydamlıktır.
Kemik odası, cennet:
Düğümlenmiş köklerimiz
Sevişme de, paramparça ağzında
Gömülü Ana'nın.
Aynı familyadan ağaçlar bahçesi
Ölülerin toprağı üstünde.

Çev: Adnan Özer

Hiç yorum yok: