RSS

3 Şubat 2010 Çarşamba

WİLLİAM SHAKESPEARE - KIŞ MASALI

KIŞ MASALI
Metni Çev: A.Turan Oflazoğlu



Bohemya kralı Polixenes Sicilya kralı Leontes'in sarayında konuk olarak kalmaktadır. Karısıyla Polixenes arasında uygunsuz ilişkiler olduğunu sanan Leontes, konuk kralı öldürmeye kalkarsa da, Polixenes kaçmayı başarır. Öfkelenen Leontes, karısı Hermione'u hapse attırır.

Kadın orda bir kız çocuğu doğurur. Sicilyalı soylulardan Antigonus'un karısı Paulina, çocuğu krala gösterip onu merhamete getirmeye çalışır, ama çabası boşa gider. Leontes, çocuğu ıssız bir deniz kıyısına bırakmasını buyurur Antigonus'a. Delphos Tapınağı'nın kâhinleri Hermione'un suçsuz olduğunu bildirdikleri halde, kulak asmaz Leontes. Ancak, oğlu Mamillus, annesine kötü davranılmasına dayanamayıp ölünce, Sicilya kralı kederden allak bullak olur.



Bu arada, Antigonus, Hermione'un küçük kızı Perdita'yı Bohemya kıyılarına bırakır; dönerken bir ayının hücumuna uğrar ve ölür. Perdita genç bir kız olduğunda, Bohemya kralının oğlu Flozel ile karşılaşır. İki genç birbirini sever.

Ancak, Kral Polixenes bunu öğrendiğinde öfkelenir. Sevgililer kaçıp Sicilya kralının sarayına sığınırlar. Perdita'nın kim olduğunu öğrenen Leontes hem sevinir, hem de karısını yitirdiği için üzülür. Bunun üzerine Paulina, karısının bir heykelini göstermeyi vaad eder Leontes'e…

O sağken nasıl eşsizse, cansız örneği de
şimdiye dek gördüğünüz her şeyden,
insan elinden çıkma ne varsa
hepsinden üstündür inancıma göre.
Bunun için ayrı saklıyorum onu, tek başına.
İşte burada: sakin bir uyku ölüme ne kadar benzerse
hayata o kadar benzeyeni hazır olun görmeye.
Bakın da hak verin bana.


(Bir perdeyi çekince, heykel gibi duran Hermione görünür.)


Susmanız hoşuma gidiyor,
şaşkınlığınızı daha çok gösteriyor da ondan;
ama konuşun; önce siz, hükümdarım.
Ona yaklaşmamış mı biraz?


LEONTES:
Tam onun duruşu! Sevgili taş parçası, azarla da beni,
Hermione olduğunu söyliyebileyim;
hayır, o olduğun daha iyi anlaşılıyor
azarlamamandan; çünkü o
çocukluk ve lütuf kadar inceydi. Ama Paulina,
Hermione'un yüzü bu kadar kırışmamıştı,
bu kadar yaşlı değildi o.


POLIXENES:
Hayır, bu kadar değildi.


PAULINA:
Yontucumuzun kusursuzluğunu daha da belirtiyor bu:
onaltı yıl önce ölmemiş de
hâlâ yaşıyormuş gibi gösteriyor onu.


LEONTES:
Yaşasaydı böyle olacaktı işte,
şimdi bunun tâ ruhuma işlemesi gibi
nasıl bir avunma olacaktı benim için.
Ona sevgimi ilk açtığımda, tıpkı böyle duruyordu
böyle görkemli, hem de sımsıcak bir canlılıkla!
Oysa şimdi soğuk. Utanıyorum: bu taş parçası
kendisinden daha taş olmakla suçlamıyor mu beni?
Ey şahane eser! Görkeminde öyle bir övgü var ki
kötülüklerimi hatırlatıyor bana;
hayran olan kızının canı çekildi,
taş gibi duruyor seninle.


PERDITA:
İzin verin de diz çöküp
ona yalvarayım beni kutsaması için;
boş inanç demeyin buna. Yüce kadın,
ben başlarken sona eren sevgili kraliçe,
öpeyim şu elinizi verin de.


PAULİNA:
Sabredin! Yeni boyandı heykel, daha kurumadı.


CAMILLO
(Leontes'e):

Efendimiz, kederiniz öyle bir işlemiş ki içinize,
onaltı kışın yeli söndürememiş onu,
bir o kadar yazın sıcağı kurutamamış.
Hiç bir sevinç bu kadar ömürlü olmamıştır,
hiç bir keder uzun sürmemiştir bu kadar.


POLİXENES:
Sevgili kardeşim, bırakın da
bunlara sebep olan, acınızı paylaşarak
yükünüzü hafifletsin biraz.


PAULİNA:
Gerçekten efendimiz, zavallı görüntümün
- bu taş benimdir çünkü -
sizi bu hale sokacağını bilseydim
göstermezdim onu.


LEONTES:
Çekme perdeyi.

PAULİNA:
Artık bakmayın, yoksa kuruntunuz onu
kımıldıyormuş gibi gösterecek nerdeyse.


LEONTES:
Olsun, olsun! Canım çıksın
şimdiden kımıldıyormuş gibi gelmiyorsa
- kim yapmış bunu? - bakın efendimiz,
soluk alıyor demez misiniz buna?
Şu damarlarda kan dolaşmıyor mu gerçekten?


POLİXENES:
Usta işi. Dudaklarında hayat sıcaklığı var gibi.


LEONTES:
Gözlerin bir noktaya bakışında kımıldanma var,
sanat bizimle alay ediyor sanki.


PAULİNA:
Perdeyi çekiyorum artık.
Efendimiz öylesine kendinden geçti ki nerdeyse canlı sanacak onu.


LEONTES:
Bırak da yirmi yıl öyle sanayım, sevgili Paulina!
Dünyanın yerleşmiş duyularından hiç biri
boy ölçüşemez o çılgınlığın verdiği hazla.
Rahat bırak onu.


PAULİNA:
Sizi bu kadar heyecanlandırdığım için
üzgünüm efendimiz, daha fazla derde salmayayım sizi.


LEONTES:
Sal Paulina, sal! Çünkü
en rahatlatıcı şeyler kadar tatlı bu dert.
Ama bana öyle geliyor ki, soluk alıyor o.
Hangi usta yontucu soluğu canlandırabilir?
Kimse alay etmesin benimle; çünkü onu öpeceğim.


PAULİNA:
Aman efendimiz, durun!
Dudaklarının kırmızısı yaş daha; öperseniz
hem bozulur, hem de yağlı boya bulaşır dudaklarınıza.
Perdeyi çekeyim mi?


LEONTES:
Hayır, yirmi yıldan önce olmaz.


PERDITA:
Ben de durup seyredebilirim o kadar.


PAULİNA:
Ya vazgeçip hemen çıkın bu odadan, ya da
yeni şaşkınlıklara hazırlayın kendinizi.
Bakabilirseniz, heykeli kımıldatacağım gerçekten:
inecek, elinizden tutacak. Ama o zaman
kötülük güçlerinden yardım aldığımı sanacaksınız;
bense reddederim bunu.


LEONTES:
Ona yaptıracağın her şeyi
ben hazırım seyretmeye; söyleteceğin her şeyi
dinlemeye hazırım; onu konuşturmak
kımıldatmak kadar kolay olmalı çünkü.


PAULİNA:
İnancınızı uyandırmanız gerek bunun için.
Herkes kımıldamadan duracak. Yalnız ...
yapacağım şeyi yasalara aykırı sayanlar ayrılsınlar buradan.


LEONTES:
Devam et. Kimse yerinden kımıldamayacak.

PAULİNA:
Müzik! Uyandırın onu! Çalın!

(Müzik. Paulina heykele)

Vakit geldi; inin; taş olmayı bırakın artık;
yaklaşın; şaşkınlığa salın bütün seyredenleri. Gelin!
Mezarınızı doldururum ben; kımıldayın, haydi, gelin artık.
Ölüme bırakın uyuşukluğunuzu, çünkü sevgili hayat
sizi kurtarıyor ondan. Bakın kımıldıyor.

(Hermione iner)

İrkilmeyin. Benim büyüm ne denli uygunsa yasalara
onun davranışları da o denli kutsaldır, göreceksiniz.

(Leontes'e)

Bir daha öldüğünü görmek istemezseniz
kaçınmayın ondan; yoksa
ikinci kez öldürmüş olursunuz.
Hatta, uzatın elinizi. Gençliğinde
onu elde etmeye çalışmıştınız; şimdi, yaşlandı diye
o mu düşecek sizin üstünüze?


LEONTES:
(Hermione'u kucaklayarak):

Ah, sıcak! Bu büyüyse
yemek içmek kadar yasalara uygun bir sanat olsun büyü.

POLİXENES:
Sarılıyor krala.

CAMILLO:
Boynuna doluyor kollarını!
Hayata bağlıysa, konuşsun da!

POLİXENES:
Evet, nerde yaşadığını da açıklasın
ya da ölümden nasıl çalındığını!

PAULİNA:
Size onun yaşamakta olduğu söylenseydi
eski bir masal gibi gülerdiniz kahkahayla.
Gerçi daha konuşmuyor, ama belli yaşadığı.
Biraz dikkat edin.


(Perdita'ya)


Siz araya girin, güzel prenses, diz çöküp
sizi kutsamasını dileyin annenizden.


(Hermione'a)


Dönün soylu kadın, Perdita'mız bulundu.


HERMIONE:
Tanrılar, aşağılara bakın da
kutsal kaplarınızdan boşaltın bağışlarınızı
kızımın başına! Anlat bana yavrum,
nerde saklayıp korudular seni? Nerde yaşadın?
Nasıl buldun babanın sarayını?
öğreneceksin ya: senin sağ olman umudu
anlaşılınca kehânetten, bana bildirdi Paulina;
ben de, sonucu görebilmek için
esirgedim kendimi.


PAULİNA:
Bunlar için yeterince vakit var.
Sonra sizin de anlatmanızı isteyerek
neşenizi kaçırırlar, bakarsınız. Haydi
birlikte gidin, hepsi de kazanmış, değerli kişiler;
herkesle paylaşın sevincinizi.
Ben de, kocamış kumru, bir kuru dala tüneyip
o bir daha bulunmaz eşime ağlayayım
kayıplara karışıncaya dek.


LEONTES:
Sus Paulina, sus!
Ben senin izninle karı alacaktım ya, ee,
sen de benim iznimle kocaya varmalısın;
aramızda yeminle kararlaşmış bir evlenme bu.
Sen benimkini buldun; ama nasıl, orası belli değil;
çünkü ben ölü gördüm onu, öyle sandım
ve boş yere nice dualar ettim mezarının başında.
Şimdi sana saygıdeğer bir koca bulmak için
öyle pek uzaklara gitmek gerekmiyor - çünkü
onun düşüncesini biliyoruz biraz.

Değeriyle dürüstlüğü herkesçe bilinen
ve bizce, iki kralca doğrulanan Camillo
gel, tut onu elinden. Buradan gidelim.

(Hermione'a)

Kardeşimin yüzüne baksanıza!
Kutlu bakışlarınızın arasına
uğursuz kuşkumu soktuğum için
bağışlanmamı dilerim ikinizden de.
Kralın oğlu olan bu damadınız, göklerin buyruğuyla,
nikâhlamış bulunuyor kızınızı. Kuzum Paulina,
rahat rahat konuşabileceğimiz bir yere götür bizi;
ilk ayrıldığımız günden beri, bu uzun süre içinde
oynadığımız rolleri sorarak birbirimize, anlatalım.
Çabuk yol göster bize.

Hiç yorum yok: