RSS

3 Şubat 2010 Çarşamba

WİLLİAM SHAKESPEARE-ONİKİNCİ GECE

ONİKİNCİ GECE
Metni Çev: Avni Givda


Illyria Dukası Orsino, kaybettiği babasıyla kardeşinin yasını tutan Olivia adında bir kontese aşık olur. Kadın Orsino’nun evlenme isteğini hep geri çevirir, onu görmek bile istemez. Bir deniz kazasında kardeşini kaybeden Viola adında genç bir kadın erkek kılığına girmiş, Orsino’ya hizmet etmekte; Orsino ile Olivia arasında haberci olarak gidip gelmektedir. Olivia erkek sandığı Viola’ya tutulur. Viola ise Orsino’ya çoktan gönül vermiştir, ama duygusunu açığa vuramamaktadır!. Orsino Viola’yı bir daha göndermek ister Olivia’ya:



ORSİNO (DUKA)
O zalim hükümdarın yanına bir daha git. Ona söyle ki: dünyadan daha soylu olan sevgim kirli topraklara değer vermez. Yine de ki: bahtın ona sunduğu nimetleri de, bahtın kendisini de ciddiye almıyorum. Fakat tabiatın bir mucize halinde, bir mücevherler sultanı gibi donatıp bezediği o yok mu? İşte ruhu çeken budur.

VIOLA:
Ya sizi sevemezse,efendim?

DUKA:
Böyle bir cevabı kabul edemem. Sizin aşkınızdan, Olivia için duyduğunuz şiddette bir kalb ağrısı çeker ... Siz de onu sevemezsiniz, kendisine sevmediğinizi söylersiniz. Bu cevabı dinlemezlik edebilir mi?

DUKA:
Aşkın kalbime verdiği şiddetle ihtiras çarpıntılarına dayanabilecek kadın bağrı yoktur. Hiç bir kadın kalbine bu kadar büyük heyecanlar sığamaz; yürekleri daracık şeylerdir onların... Ne yazık... sevgilerine iştah da denilebilir. Karaciğerden gelen bir heyecan değil... damak işi. .. Her vakit doymaya, bıkkınlığa, tiksintiye uğrayabilecek damak işi.

Fakat benimki denizler gibi açtır, denizler kadar hazmedebilir. Bir kadının getirebileceği aşkla benim Olivia için duyduğumu birbiriyle kıyaslama.

VIOLA:
Evet. .. ama biliyorum ki...

DUKA:
Nedir bildiğin?

VIOLA:
Kadınların erkekler için nasıl bir sevgi besleyebileceklerini pekiyi biliyorum. Gerçekten onlar bizler kadar sadık kalplidirler. Babamın bir kızı vardı. Örneğin ben kadın olsaydım efendimizi ne kadar sevebilirdim, o da bir erkeği işte o kadar seviyordu.

DUKA:
Anlat hikâyesini.

VIOLA:
Boş... bembeyaz bir hikâye, efendimiz. Sevgisini hiç bir vakit söylemedi. Sırrının, gonca içindeki kurt gibi, Şam gülü yanaklarında beslenmesine ses çıkarmadı. Düşünce içinde süzüldü; karasevda ile yemyeşil oldu, benzi uçtu. Tasayı gülümseyerek karşıladı; bir mezar üstündeki teslimiyet heykeli gibi oturdu, kaldı. Bu, aşk değil midir? Biz erkekler daha çok söyleyebilir, daha fazla yemin edebiliriz; ama gerçekte gösterişimiz duygularımızdan üstündür. Çünkü bizler yeminlerimizde pek cömert, sevgilerimizde çok sıkı davranırız.

DUKA:
Kardeşin aşktan öldü mü, çocuğum?

VIOLA:
Baba ocağının bütün kızları ve bütün oğulları benim; bununla beraber bilmiyorum. O hanıma gidecek miyim, efendim?

DUKA:
Evet... konumuz buydu. Çabuk git ona. Şu mücevheri kendisine ver; de ki, kalbimde istediğim yerden vazgeçemem; red cevabı almaya katlanamam.


IIP, 4S



Olivia’nın kâhyası Malvolio, hanımını gizli gizli sevmektedir. Olivia’nın hizmetçisi Maria, hanımının el yazısını taklit ederek bir aşk mektubu yazar Malvolio’ya; bahçede, onun bulabileceği bir yere bırakır. Olivia’nın amcası Sir Toby ile Sir Andrew ve uşaklardan Fabian gizlendikleri yerden Malvoilo’yu izlerIer. Malvolio bahçede gezinerek:


MALVOLIO:
Sadece talih işi... her şey talih işi... Onun benden hoşlandığını bir gün Maria söylemişti. Hatta severse ben tabiatta bir adamı seveceğini anlatır gibi de oldu. Bundan başka kapısındakiler arasında en ileri ilgi ve saygıyı bana karşı gösteriyor. Bundan ne anlam çıkarmalıyım?


Sir TOBY:
İşte kendini beğenmiş bir madrabaz!


FABIAN:
Aman sus... Düşünceye dalması onu eşi az bulunur bir babahindiye çeviriyor. Tüylerini açmış; nasıl da kabarıyor.


Sir ANDREW:
Ah, şu habis herifi nasıl döverdim...


Sir TOBY:
Susun diyorum.


MALVOLIO:
Kont Malvolio olmak...


Sir TOBY:
Ah namussuz.


Sir ANDREW:
Tabanca yok mu? Zımbalayıverelim...


Sir TOBY:
Suss... suss...


MALVOLIO:
Bunun örneği de var: Bayan Strachy elbisecibaşısı ile evlendi.


Sir ANDREW:
Allah belânı versin, Jezebel...


FABIAN:
Ah, susun… Şimdi büsbütün derinlere daldı. Bakın onu nasıl şişiriyor –

MALVOLIO:
Düşün bir kere, örneğin evleneli üç ay olmuş ... üstü örtülü koltuğuma kurulmuşum...


Sir TOBY:
Yok mu zemberekli bir ok? Gözünden vuralım.


MALVOLIO:
Dallı kadifeden kaftanım sırtımda. Emrimdekileri yanıma çağırıyorum. Olivia’yı uyur bıraktığım sedirden henüz ayrılmışım...


Sir TOBY:
Canın cehenneme!


FABIAN:
Susun, susun...


MALVOLIO:
Sonra mevkiime yaraşır bir tavır takınıyorum. Onlara kendi derecemi bildiğimi, herkesin de yerini ve haddini bilmesini istediğimi anlatan ciddi bir göz gezdirmeden sonra hısımım Toby’yi çağırtıyorum.


Sir TOBY:
Vay habis.


FABIAN:
Susun, susun... Dinleyelim.


MALVOLIO:
Adamlarımdan yedi kişi, itaatli bir fırlayışla, onu aramaya çıkıyor. Bu arada ben surat asıyorum; gelişigüzel saatimi kuruyorum; yahut kıymetli bir mücevherle oynuyorum. Toby yaklaşıyor... Beni saygıyla selâmlıyor...


Sir TOBY:
Bu herif yaşayacak mı?


FABIAN:
Bizi işkenceyle söyletmek isteseler bile susmalıyız.


MALVOLIO:
Her vakitki gülümseyişimi heybetli bir amir bakışı içinde sürdürerek ona elimi şöyle uzatıyorum.


Sir TOBY:
O vakit Toby ağzınıza bir şamar indirmiyor mu?

MALVOLIO:
Diyorum ki: «Hısımım Toby, beni yeğeninizle birleştiren bahtım size şu sözleri söylemek hak ve imtiyazını veriyor.»

Sir TOBY:
Ne? Ne?

MALVOLIO:
«Sarhoşluğu bırakmanız, nefsinizi ıslah etmeniz gerekli.»

Sir TOBY:
Vay alçak kerata.

FABIAN:
Aman sabır…Yoksa plânımız darmadağın olur.

MALVOLIO:
«Bundan başka vaktinizin haznesini bir budala şövalye ile saçıp savuruyorsunuz. »

Sir ANDREW:
Bu da benim; sizi temin ederim.

MALVOLIO:
«Sir Andrew adında biriyle... »

Sir ANDREW:
Ben olduğumu anlamıştım. Çünkü çok kimseler benden budala diye bahseder.

MALVOLIO:
Bu da nedir?

(Mektubu alır.)

FABIAN:
İşte av tuzağa yaklaştı.

Sir TOBY:
Sus Allah aşkına ... Bari alay perisi yüksek sesle okumayı aklına gelirse.


MALVOLİO:
Hayatım hakkı için, bu hanımımın el yazısı. İşte onun m’leri, e’leri, d’leri. .. Büyük P’leri de böyle yapar. Hiç şüphe yok, onun el yazısı.


Sir ANDREW:
M’ler, e’ler, d’lermiş... Bu da ne demek?


MALVOLIO

(okur):

«Bilinmedik sevgiliye ... Mektubumu iyi dileklerimle sunuyorum.» Ayniyle onun cümleleri. İzninizle balmumu... Yavaş... işte mühür olarak kullandığı Lucrece’inin izi. Evet, hanımımdan. Acaba kime yazılmış?


FABIAN:
İşte karaciğeri, maraciğeri, nesi varsa: hep birlikte sımsıkı tutuldu.


MALVOLIO (okur):
«Jupiter sevdiğimi biliyor;

«Fakat kimi?
Dudaklar kıpırdamıyor ...
Hiç kimse bilmemeli.»

Hiç kimse bilmemeli... Arkasından ne geliyor? Vezin de değişmiş. «Hiç kimse bilmemeli.»
Malvolio, eğer bu sen isen...


Sir TOBY:
Git, as kendini pis porsuk!


MALVOLIO:
Taptığım yerde emredebilirim.
Fakat sükût, Lucree bıçağı gibi,
Kan çıkarmayan bir vuruşla kalbimi deliyor.

M. O. A. I. hayatıma hükmedendir.»


FABIAN:
Pek şatafatlı bir bilmece.


Sir TOBY:
Sözüme kulak verin:. şaşılacak kız ...


MALVOLIO:
«M. O. A. İ. hayatıma hükmedendir.» Hayır... önce bir bakayım... bakayım... bakayım...


FABIAN:
Ne güzel bir zehir yemeği hazırlamış ona...


Sir TOBY:
Şahincik de üstüne ne hızla atıldı...


MALVOLIO:
«Taptığım yerde emredebilirim.» Bana emredebilir. Onun hizmetindeyim; benim hanımım. Şöyle böyle zekâlı birinin bile anlayabileceği kadar açık. Bunun karışık tarafı yok. Sonuna gelince: o sıraya konulmuş harfler neyi gösteriyor acaba? Eğer bunları kendimdeki bir şeye benzetebilirsem ... Yavaş ... yavaş ... «M. O. A. İ.»


Sir TOBY:
Evet, sırala bakalım... Yanlış koku almaya başladı.


FABIAN:
İz tilki kokusuyla dolsa bile yine köpek onu buluncaya kadar epeyce havlar.


MALVOLIO:
M... Malvolio... M... Ey, bu adımın ilk harfi yahu...


FABIAN:
Ben size bir şeyler bulur çıkarır demedim mi?
Bu köpek yanlış izlerde pek usta.


MALVOLIO:
M ... alt tarafındakiler tutmuyor ... Kurcalayınca bozuluverecek. M’den sonra A gelmesi gerekli. Halbuki O geliyor.


FABIAN:
Umarım ki O ile bitecek.


Sir TOBY:
Evet... Yoksa onu sopayla döverek… “O” dedirteceğim.


MALVOLIO:
İ de en arkada geliyor.


FABIAN:
Evet tam arkadan geldiğini görebilseydin ayaklarına dolaşmak üzere olan kepazeliğin önündeki açık bahttan üstün olduğunu sezerdin.

MALVOLIO:

M. O. A. İ... Bunu kendime mal edişim öteki kadar isabetli olmadı. Bununla beraber biraz sıkıştırırsam o da bana boyun eğecek. Çünkü bu harflerin hepsi benim adımda var. Yavaş... işte nesir kısmı:

«Eğer bu mektup eline geçerse uzun uzun düşün. Yıldızca senden üstünüm; fakat büyüklükten korkma. Bazıları büyük doğar; bazıları büyüklüğü kazanır; bazılarına da büyüklük kendi gelir, Kaderin ellerini uzatıyor; kanın ve ruhun onlara sarılsın. Alacağın şeye kendini şimdiden alıştırmak için alçak ve değersiz derini at; yepyeni, taptaze ol. Bir hısımla zıt git, hizmetçileri tersle. Dilin devlet ve siyaset konularını tartışsın. Kimselere benzemeyen bir özelliğe bürün. Sana bu tavsiyeleri yapan senin için ah çekendir. Sarı çoraplarını beğeneni ve seni her vakit çapraz dizbağlarıyla görmek isteyeni hatırla. Hatırla diyorum. Haydi... Eğer bir şahsiyet olmak istersen olacaksın. Yoksa seni hep hizmetçilerin kapı yoldaşı, bahtın parmaklarına bile dokunmaya yaraşmayan bir kahya olarak göreyim. Allaha ısmarladık. Seninle hizmet ve görev değiştirmek isteyen

Talihli Bahtsız.»


Düz ovadaki güneş bile bir şeyi daha çok aydınlatamaz. Mesele apaçık. Kurumlu olacağım; siyasî yazarları okuyacağım; Sir Toby ile eğlenip onu aşağılayacağım. Bayağı ve kaba tanışıklardan sıyrılacağım. Tıpatıp... sapına kadar istediği adam olacağım. Artık kendi kendimi aldatıyor değilim. Boş hayallerin elinde oyuncak olmak yok. Çünkü bütün deliller hanımımın beni sevdiği sonucuna vardırıyor. Son zamanlarda sarı çoraplarımı beğenmiş, bacaklarımdaki çapraz bağları övmüştü. Böylelikle sevgimi harekete getirmek için bana açılıyor, üstü kapalı bir emirle beni hoşlandığı kıyafete yöneltiyormuş. Yıldızlarıma şükürler olsun; bahtiyarım. Kısa bir zamanda sarı çoraplı, çapraz dizbağlı olacağım. Acaip ve gösterişli bir kılığa bürüneceğim. Jupiter’i ve yıldızlarımı överim. İşte şurada bir de açıklama var; «Kim olduğumu anlamamana imkan yok. Aşkımı kabul edersen onu gülümseyişinde göster. Gülümsemelerin sana pek yaraşıyor; onun için benim karşımda her vakit gülümse, tatlı sevgilim, rica ederim.» Jupiter, sana şükürler olsun. Gülümseyeceğim; benden istediği her şeyi yapacağım.

IIP,5S


Malvolia, Olivia ile karşılaştığında, davranışları pek şaşırtır hanımını. Olivia onun aklını kaçırmış olmasından kuşkulanır. Malvolio aldanmakta ayak direr. Viola’nın kendisine çok benzeyen kardeşi Sebastian ortaya çıkar. Ona rastlayan Olivia gizlice evlenir onunla. Orsino da, kendisine hizmet eden Viola’nın kız olduğunu anlayınca, onunla evlenmeye karar verir. Olivia’nın evinde çifte düğün yapılacaktır…

Hiç yorum yok: