Bir merdiven dayamak gerek ulaşmak için. Buranın merdiveni yok.
Ne arayabiliriz ki tavanarasında,
kargaşanın birikiminden başka?
Rutubet kokusu var.
Çamaşırhane tarafından akşam giriyor.
Tavan kirişleri sıkı görünüyor, döşeme çürümüş.
Kimse adım atmaya cesaret edemez.
Katlanmış bir portatif yatak, kırık.
İşe yaramaz birkaç alet.
Ölmüş birinin tekerlekli iskemlesi.
Bir lâmba ayağı.
Sökülmüş, püsküllü bir Paraguay hamağı.
Araç gereç ve kağıtlar.
Aparicio Saravio’nun genelkurmayını gösteren bir gravür.
Eski bir kömür ütüsü.
Zamanda durup kalmış bir saat, sarkacı kırık.
Yaldızları dökülmüş bir çerçeve, kanaviçesiz.
Mukavvadan bir satranç tahtası ve birkaç kırılmış taş.
İki ayaklı bir mangal.
Deriden bir kutu.
Foxe’un Şehitler Kitabı’nın küllenmiş bir nüshası, girift Gotik yazılı.
Herhangi birinin olabilecek bir fotoğraf.
Eskiden bir kaplana ait olan yıpranmış bir post.
Kapısını kaybetmiş bir anahtar.
Ne arayabiliriz ki tavanarasında,
kargaşanın birikiminden başka?
Unutuşa, unutulmuş şeylere dikiyorum bu anıtı,
tunç kadar dayanmayan ve onlara karışacak olan.
Selâhattin Özpalayıklar
ALTIN VE GÖLGE
6 Mart 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder