Hengist adam topluyor.
Büyük denizlerde çözülen kumlu kıyılardan toplanacaklar, duman dolu kulübelerden, yıpranmış manzaralardan, kurtların mekân tuttuğu derin ormanlardan, bilinmez merkezinde Kötülük’ün pusuda beklediği.
Çiftçiler sabanı bırakacaklar, balıkçılar ağları.
Karılarını ve çocuklarını bırakacaklar, çünkü erkek gecede bir yerde birine rastlayabileceğini ve öbürünü doğurtabileceğini bilir.
Paralı asker Hengist adam topluyor.
Onları henüz İngiltere denmeyen bir adayı zaptetmek için topluyor.
Sinmiş ve acımasız, onu takip edecekler.
Onun her zaman savaşın ön safındaki adamlar arasında olduğunu biliyorlar.
Onun bir keresinde intikam yeminini unuttuğunu ve ona bir yalın kılıç verdiklerini ve kılıcın görevini yaptığını biliyorlar.
Denize karşı küreklerini kullanacaklar, pusulasız ve direksiz.
Kılıç ve kalkan taşıyacaklar, yabandomuzu başı biçiminde miğferler, mısır tarlalarını bereketlendirmek için büyülü sözler, belirsiz kozmogoniler, Hun ve Got efsaneleri.
Toprağı fethedecekler, ama Roma’nın bıraktığı kentlere asla giremeyecekler, çünkü bunlar onların barbar kafaları için çok karışık şeyler.
Hengist onları (bunu bilmiyor ama) en büyük imparatorluğun kurulması için, Shakespeare ve Whitman’ın şarkı söylemesi için, Nelson’ın gemilerinin denize hükmetmesi için, Adem ile Havva’nın, kaybettikleri Cennet’ten, elele ve sessizce, kovulması için topluyor.
Hengist onları (bunu bilemez ama) ben bu harfleri düzenleyeyim diye topluyor.
Selâhattin Özpalayıklar
ALTIN VE GÖLGE
6 Mart 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder